ilk gördüğü an anlamalıydı aslında gördüklerinin gerçek olmadığını. imkansız olduğunu.
kafasında dönüp duran acaba ve yoksalarla uğraşmazdı. kim bilir? belki dedi hep içinden.
bir sigara yaktı,
penceresinin önüne oturdu. aslında önüne bir kaç saksı koyulsa güzel duracak olan penceresi geniş bir yeşilliği görüyordu. ağaçlar, yollar, evler, kuşlar hatta çoğu zaman martı sesleri eksik olmazdı. boğaz hemen yanı başındaydı.
sigarasından bir nefes çekti,
ciğerlerine dolan dumanı biraz içinde tuttu. hep imkansızlıkların peşinden koşan yüreğinine acı vermek istedi dumanla. boğulacak gibi olunca yanakları üfleyif püflemek edasıyla şişirerek dışarı bıraktı. biraz daha tutsa öksürecekti.
sigarasını kül tablasına bıraktı,
hava serinledi. hafiften rüzgar giriyor odaya. perde havalanıyor. havalanırken yatağın üzerine uzanmış olan gitarının bir kaç teline çarpıyor. varla yok arası sesler geliyor gitardan. ulan diyor, tam da içimden söylediğim şarkının tonları. tesadüfün de böylesi diyor. halbuki imkansız bir şey. ama oluyor işte. imkansız şeyler bazen oluyor.
sigarasından bir nefes daha, bu kez çabuk üflüyor ve bir nefes daha,
gitarını eline alıp içinden söylediği şarkıyı söylemeye başlıyor. perdeye de teşekkür etmeyi ihmal etmeden. ama yarım kalıyor şarkı. içinden onlarca kez söylerken koymayan şarkı sesli söyleyince batıyor bi taraflarına. şarkı değiştirmek istiyor ama havaya giremiyor. bu kez perdeden uzağa bırakıyor gitarı. gerçi üşümüştü camı kapatsa da olurdu bunun yerine. ama sigara bitmedi ki.
sigaradan bir nefes, sonra kül tablasına bastırıyor olanca gücüyle. söndü.
pencereden bakınca görmek istediklerini göremediğini düşündü. neydi bu? görmek istediği neydi?
şarkı söylerken sigaranın yarısını içemediği için kesmediğini anladı ve bir sigara daha yaktı.
bir şey hatırlamak ister gibiydi. güzel şeyleri hatırlamak ister gibi. bir sigara süresinde sevmekle, sevilmekle, sarılmakla ilgili kavramların anlamlarını düşündü. sigara bittiğindeyse unuttu. bildiğim sevmek herkesin bildiği sevmek olamazdı, sevilmekte öyle.
bir nefes,
ulan benim hayatıma gelen aşklar hep böyle mi olacak? dedi
bir nefes daha?
elindeki sigarayı daha sık içmeye başladı. ne büyük bi yangın şu sigaranın ucundaki. büyük dediysek aldanmayın. küçücük kızıl bir ateş parçası. köz gibi. alevi de yok. ama neleri yaktığının, neleri söndürdüğünün farkında değil. eski yanıkları hatırlatma yeteneği de cabası.
bir nefes, bu kez uzun,
şimdi bırakıp gitse her şeyi, gitse nelerden sıyrılabileceğini düşündü. ne? hiçbir şeyden mi? ama nasıl olur? insan uzaklaşınca uzaklaşmaz mı? hayal alemi bu. gittiğin her yete götürdüğün bir yürek var göğsünün içinde. sahi nasıl sığdı onca şey benim yüreğime?
son nefes...
en soyut şeydir yürek. görmesini bilene. yoksa yılmaz abimin dediği gibi;
kalbim etten bir organdı sadece
sen gelince yüreğim oldu...
bir sigara daha mı? hayır hava soğuk. pencereyi kapadı.
soyut
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?