şarap

epikuros
pek ölçüp tartmazdık o zamanlar. paramız da yoktu. kantinde çocuklardan dilendik sakız parası, sigara parası. kağıt mendil de açtık yere. üleştirdik hattızatında bir iki bira parası, ama buzbağ aldık. "bu sıcakta asfalta yumurta kırsan omlet olur" denebilecek türden bir havada, ceket ceket üst üste giydik, içine de şişeyi saklayıp soktuk okula nihayet.

tuvalete koştuk. rus ruleti oynamaya başladık şişeyle. diken dikene bir fırt çekiyorduk sırayla. tuvalet holüne nöbetçi de koymadık. rulet çarkı dönüyordu. sıra ikinci kez bana geldi. gözümü kapayıp diktim kırmızıyı. kafamı indirip gözümü açtım, herkes yok! edebiyatçı adnan karşımda ve bütün edepliliğinden sıyrılmış bir vaziyette; "hğulayyn dürzü, eşşekeriff bu nehh!". hala olayın şokundayken etrafa baktım, canciğerlerimin hepsi kabinlere saklanmış. "hocam arkadaş iki dakika tut şu şişeyi, gelecem şimdi" dedi demeyi düşündüm, inanmasını beklemeden, lakin söyleyecek bir şey üretemedim. tokat? evet yedim. tabi dahasına da razıydım, yeterki müdüre götürmese. din hocasından bozma müdür duysaydı ayvayı yerdim. nasıl sıyırdık bilmem o olaydan, geçmiş zaman işte. daha istiklal marşından kaçış serüvenlerimiz, cam-çerçeve indirişimiz, cuğara partilerimiz var; ama herkesinkinden farklı değildir, anlatmayayım.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol