araplar tarafından “sâbiî” (subbi ya da subbâ) biçiminde adlandırılan bu topluluk, kendilerine “mandenler” (bilgili olanlar, arifler anlamında; ingilizcede mandaeans) adını verir. kendileri için kullandıkları bir diğer ad “nasuralar”dır (kutsal öğretileri koruyanlar anlamında; ingilizcede nasoraeans). manden adı tüm topluluk üyeleri için kullanılırken, nasura adı yalnızca din adamları, topluluğun ileri gelenleri ve ataları için kullanılır. mandenler, ayrı bir dil olan mandence konuşurlar. sâbiî sözcüğü ise mandence’de “vaftiz olmak” ya da “suya daldırmak” anlamına gelen “sab” fiilinden türetilmiştir ve araplar tarafından, mandenlerin en dikkat çeken ve sık uyguladıkları ibadetlerinden biri olan vaftiz uygulaması nedeniyle, bu topluluğa bir ad olarak verilmiştir.
sâbiîler’in, kur’an’da üç ayrı yerde (bakara: 62, maide:69 ve hac:17) bahsi geçmektedir. bu üç yerde de onlardan “allah’a iman edenler” olarak söz edilmesi, erken dönemden başlayarak mandenler’in kim oldukları ve nerede yaşadıkları konusunda islam araştırmacıların ilgisini çekmiştir. x. yüz yıla kadar araştırmacılar, sâbiîler’in güney irak’ta yaşadıklarını ve kendine özgü bir dinleri bulunduğunu belirtmişlerdir.
bu ilk değerlendirmeler, yüzeysel olmalarına karşın, genellikle doğruydu. ne var ki, halife me’mun döneminde ölüm tehditlerinden kurtulmak isteyen “harraniler” (harranlı putperestler) kendilerini sâbiîler olarak gösterdiler ve bugüne dek gelen bir yanlışın ortaya çıkmasına neden oldular. oysa, asur-babil politeizmini sürdüren ve putperest olan harraniler’in sâbiîler ile hiç bir ilgileri yoktu. sâbiî adını almalarından sonra bir çok harrani, bağdat gibi önemli merkezlerde sâbiî adını kullanarak ünlü oldu ve sâbiîlik adı altında kendi inançlarını yayma fırsatı buldu. gerçek sâbiîler ise, ezoterik ilkelerinin bir gereği olarak inançlarını açıklamamaları nedeniyle unutuldular.
daha sonraları el-bağdadi ve biruni gibi araştırmacılar, sâbiîleri “harran sâbiîleri” ve “vasıtsâbiîleri” olarak ikiye ayırarak, güney irak’takileri gerçek sâbiîler olarak kabul ettiler. bu araştırmacılar, harranlıların gerçek sâbiî olmadıklarını ve bu adı sonradan aldıklarını da açıkladılar.
batılı araştırmacılar mandenler ile xvi. yüz yıldan başlayarak ilişki kurdular. başta cizvit misyonerleri ve çeşitli batılı araştımacılar, önceleri “vaftizci yahya hıristiyanları” diye adlandırdıkları mandenler’in kutsal metinlerini çevirmeye ve bu dinle ilgili bilgi vermeye başladılar. son yüz yıl içinde oldukça ciddi araştırmalar gerçekleştirildi ve manden literatürünün tümü çeşitli batı dillerine çevrildi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?