25 şubat 1907’de gümülcine’de doğdu, 2 nisan 1948’de kırklareli’nde öldü. istanbul ilköğretmen okulu’nu bitiren sabahattin ali, yozgat’ta bir yıl öğretmenlikten sonra, 1928 yılında milli eğitim bakanlığı’nca almanya’ya gönderildi. 1930’da döndükten sonra aydın, konya ve ankara ortaokullarında almanca öğretmenliği, milli eğitim bakanlığı yayın müdürlüğü’nde memurluk ve devlet konservatuvarı’nda dramaturgluk yaptı. 1945’te bakanlık emrine alındı, istanbul’da markopaşa adlı mizah gazetesini çıkardı. 1948’de bir yazısı yüzünden tutuklandı, üç ay kadar hapis yattı. sürekli izlendiği için yurtdışına kaçmak istedi, ancak kırklareli dolaylarında bir kaçakçı tarafından öldürüldüğü iddia edildi. şiirler, hikâyeler, romanlar yazdı, çeviriler yaptı. ilk yazıları balıkesir’de irmak dergisinde çıkmıştı (1925/26). sabahattin ali 1930’lu yıllarda öyküye gerçekçi ve yeni bir soluk getirmişti. öykülerinde; tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi duyguları ustalıkla anlatan ali, insanın zavallılığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman masalsı ve destansı bir biçimde yansıtmayı başarmıştı. öykü kitapları: değirmen (1935), kağnı (1936), ses (1937), yeni dünya (1943), sırça köşk (1947). halk şiirinden esinlenerek yazdığı şiirlerini dağlar ve rüzgâr’da toplamıştı (1934). sabahattin ali, romanlarında da insanın ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. kuyucaklı yusuf (1937), içimizdeki şeytan (1940), kürk mantolu madonna (1943) adlı romanlarında, okurların gerçekliği daha derinden algılamasını sağladı. sağlığında yayımlanmış dokuz kitabına, varlık dergisinde tefrika edilen esirler (1936) oyunu da eklenince on kitabı, yedi ciltlik bir külliyat halinde varlık yayınları arasında tekrar basılmıştı (1965/66).
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?