bu gece, dünyayı, malı, mülkü, serveti, her şeyi bırakıp... yalnız allah’a, allah’ın rızasına, onun mağfiretine, muhabbetine, sevgisine, cemaline ve ona ibadete rağbet edeceğimiz müstesnâ bir gece. bu gece regaib gecesi.
bu gece bütün istekler allah’a arz edilir. bütün duâlar allah’a ulaştırılır. bütün talepler allah’a sunulur. bütün rağbet edilenler allah’a eriştirilir.
bir fakir kul, padişahın kapısına varıyor, el açıyor, dertlerini ve ihtiyaçlarını sıralıyor, dileklerini arz ediyor. ve, eğer saygıda kusur etmemişse ve eğer isteklerini samimi olarak dile getirmişse, isteklerine kavuşuyor, dertlerine derman buluyor, ihtiyaçlarını gördürüyor. padişahın kapısından boş dönmüyor; huzur bulmuş, ağlayan yüzü gülmüş ve dertlerine derman bulmuş olarak dönüyor.
soruyorlar: bu gece rabbimizden ne isteyelim diye. ne istemeyelim ki? bizim rabb’imiz o! biz o’nun kuluyuz. bizi terbiye eden, bizi besleyip büyüten, hayatta ne istemişsek veren, tüm ihtiyaçlarımızı karşılayan ve kefil olan kâinatın padişahı o!
bizim hâlık’ımız o! biz o’nun mahlûkuyuz. bizi yaratan, halk eden, yoktan var eden, bize sahip olduğumuz her güzelliği, her iyiliği, her hayrı veren, bizi defalarca sevindiren, defalarca memnun eden, yüzümüzü defalarca güldüren, rûhumuzu defalarca mesut eden dünya ve âhiret sultânı o!
bizim rezzak’ımız o! bizi rızıklandıran, her derdimize derman yetiştiren, her ihtiyacımızı gören, her yoksulluğumuzu gideren, şükürsüzlüğümüze rağmen bizi terk etmeyen, bizi açlıkla ve susuzlukla yüz yüze bırakmayan cihan sultanı o!
bizim mâlik’imiz o! biz o’nun memlûküyüz. bize verdiği envâ-i çeşit mülkünde çalışan mülküyüz. fakat hem bize emanet verdiği mülklerde, hem bizim içimizde, dışımızda, rûhumuzda, cismimizde, aklımızda, kalbimizde, nefsimizde, duygularımızda, hem de tüm varlıklar âleminde tasarruf eden mâlikü’l-mülk, yani tüm mülklerin gerçek sahibi o.
bizim azîz’imiz o! biz zillet içinde iken, aşağıların aşağısında iken, sefil perişan iken, üstümüzde, başımızda gözümüzden asla kaçmayan izzet cilveleri, onur pırıltıları, haysiyet ışıltıları, yaşamak neşemiz ve yüzümüzden eksilmeyen sevincimiz kendisine ait olan ve kendi vergisi bulunan kâinât hâkimi o.
ganiyy-i mutlak o, mutlak zengin, sınırsız zengin, tüm zenginliklerin kaynağı, sahibi, mâliki o! biz ise fakiriz, yoksuluz, hadsiz ihtiyaç sahibiyiz, sınırsız muhtacız, hadsiz dertliyiz, o’nun vereceği her şeye muhtacız ve her ihtiyacımızı da yalnız ve yalnız o’ndan görebileceğiz. çünkü her ne istersek, o’nun dükkânında var. her neye muhtaçsak, o’nun kapısında var. her ne muradımız varsa, o’nun yolunda var! her ne arzumuz varsa, o’nun dergâhında var! her ne eksiğimiz varsa, o’nun rızasında var! her ne emelimiz varsa, o’nun makamında var! o’nun kapısında, dergâhında, dükkânında, makamında bizim için yok yok! işte böyle birisinden isteyeceğiz bu gece!
hayy-ı bâkî’dir o! sonsuz hayat sahibi, her şeye, her canlıya, her varlığa hayat veren o! biz ise o’nun var kılmasıyla varlık buluyoruz, o’nun hayat vermesiyle hayat buluyoruz, o’nun takdiri ile ölüyoruz, o’nun tensibi ile diriliyoruz, o’nun oluru ile yaşıyoruz. ölmemizde ve dirilmemizde sadece o’nun hükmü geçiyor, yalnız o’nun emri dinleniyor!
bâkî’dir o! sonsuza dek kalıcıdır, her şeyin mîrâsı kendisinindir, ölümsüzdür, zevâlsizdir, varlığı sınırsızdır, hayatı kesintisizdir! biz ise fenâ ve zevâle her an mâruzuz, ayrılık ve yokluk ile her an dertliyiz, yıkılış ve bitiş ıztırabı ile her an ıztıraplıyız, ölmek ve solmak kederiyle her an kederliyiz! sonsuza dek yaşamak için yalnız o’nun iznine muhtacız! ölümden ebediyen kurtulmak için yalnız o’nun kudretine muhtâcız! yok oluş sillesinden sıyrılmak için yalnız o’nun gücüne ve irâdesine muhtacız! sevdiklerimizden ayrılık kederinden kurtulmak ve tüm sevdiklerimize ebedî bağ ve bahçelerde ebediyen kavuşmak için yalnız ve yalnız o’nun dilemesine muhtacız!
ve nihâyet cevap veren o, atiyye veren o, hediye veren o, isteklerimize olumlu cevap veren o, her aradığımızda bizimle muhatap olan o, her işimiz düştüğünde bizi dinleyen o, başımız her sıkıntıya girdiğinde bizi gören o, içimiz her dara düştüğünde bize tesellî veren o, her murâdımızı dinleyip bizi muradımıza erdiren o, her âhımızı işitip elimizden tutan o!
o’ndan ne istemeyelim ki? bizde yok, o’nda var!
bizde gam ve dert, o’nda derman var! bizde istek ve arzu, o’nda ferman var! bizde hadsiz dilek ve emel, o’nda cevap var! bizde sonsuz ihtiyaç, o’nda sonsuz merhamet var! bizde günah ve isyan, o’nda hadsiz af ve mağfiret var!
bu gece regâib gecesi. yani sonsuz istekler gecesi. sınırsız dilekler gecesi. hesapsız ihtiyaçları arz gecesi.
o da bizden bunu bekliyor zaten! “duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” diyor. “ben size çok yakınım! her isteyenin istediğini veririm!” diyor. “isteyin, vereyim!” diyor.
o halde bu gece elimizden geldiğince kur’ân okuyalım, o’na secde edelim ve hazinesi sonsuz rabb’imizden ne ihtiyacımız varsa isteyelim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?