(bkz: raki beyaz kadin avakodo)
(bkz: anlamsiz cagrisim)
rakı beyaz peynir güzel kadın su yatağı yarak
içkinin nelere kâdir olabileceğine ilişkin bir özöykü.
nefis bir gün sonrası, günün mutluluğunu pekiştirmek için alınan rakı bir güzel bardağa konulur. bu arada ikinci maddeye geçilir yavaştan, rakıya. ondan, yormadan yudumlar alınır. sadâbâtta, kayıkta sıkıştırdığın istanbul hanimefendisinin yanağından makas alıyormuşçasına, dingin bir sedayla. yaz kızım:
hafif yağlı fakat hafif de sert beyaz peynir, düzenli aralıklarla dilimlenir ve limonlu maydanoz yapraklarıyla desteklenmiş tabağın ortasına muntazaman yerleştirilir. üzerine bir tutam nane iyi olur tabii. koku olmasın filmin ortasında. "biraz ışık ver ışıkçı!"
geçilir kadının karşısına; bir yudum rakıdan alınır, bir nebze kadına bakılır, bir yudum daha alınır, bir nebze daha kadına bakılır... film şeritleri tasarlanır kafada sonra. atla aşağıya:
senaryo bu safhada çıkar ortaya... üçüncü duble sertliceden hallice artık; kadına bakış nebzeleri ilerlemiş, yatak beğenilmektedir beyindeki mobilyacıdan. "şu su yatağını paketleyiver yiğenim" güzel oldu buraya. arkadan -mağazanın vitrininden görüldüğü kadarıyla- mobiletiyle geçen kıravatlı bir cemil ipekçi istiyorum kastinkçim, bul onu hemen.
kadın daha da bir güzelleşmektedir ve bakar mısın; daha da bir ormanmışçasına üzerine düştüğü, vahşileşmektedir, avuç büyüklüğünde kendisini salan yağmur taneciği gibi sanki. altıncı dubleyle birlikte, o son kalan peynirden savaşçı da yenilir. kahramanca dövüşmüştür çatalla lâkin insanlığa karşı zordu şansı. su yatağı oynaşmaktadır bir köşede artık; memeler başka bir köşede. bir bulut geçmektedir yukarıdan, içinde seni taşır ağırdan. -bunu yazma kızım, kaçar seyirci-
-figürasyon zayıf kaldı biraz sanki. sağdan soldan yanağa, kulağa konan sivrisinekler de olmasa...-
su yatağı, üzerine atılmayı bekleyen bir kadın hayaliyle yanıp tutuşmakta. kıvrımlarının şeklini almaya başlamış bile en sert yerlerinin. kadın da en sert yerlerinin farkında ki, su yatağında yer beğenmekte kendisine. sen napıyosun peki amına koduğumun evlâdı(?); yedinci dubleyi versin diye rakı şişesinde halleniyosun. tüüü, senin kalıbına sıçayım ben göt! orda misler gibi hatun beklerken seni tanrı vergisi, hem de canlısı; peşinden koştuğuna bak, bir tarafı delik camdan, insan yapısı. kuracağın hayalin de içine sıçayım senin; yarak.
güzel kadın says: siktir git, elini sik!
kızım tamam, yazma artık amk.
nefis bir gün sonrası, günün mutluluğunu pekiştirmek için alınan rakı bir güzel bardağa konulur. bu arada ikinci maddeye geçilir yavaştan, rakıya. ondan, yormadan yudumlar alınır. sadâbâtta, kayıkta sıkıştırdığın istanbul hanimefendisinin yanağından makas alıyormuşçasına, dingin bir sedayla. yaz kızım:
hafif yağlı fakat hafif de sert beyaz peynir, düzenli aralıklarla dilimlenir ve limonlu maydanoz yapraklarıyla desteklenmiş tabağın ortasına muntazaman yerleştirilir. üzerine bir tutam nane iyi olur tabii. koku olmasın filmin ortasında. "biraz ışık ver ışıkçı!"
geçilir kadının karşısına; bir yudum rakıdan alınır, bir nebze kadına bakılır, bir yudum daha alınır, bir nebze daha kadına bakılır... film şeritleri tasarlanır kafada sonra. atla aşağıya:
senaryo bu safhada çıkar ortaya... üçüncü duble sertliceden hallice artık; kadına bakış nebzeleri ilerlemiş, yatak beğenilmektedir beyindeki mobilyacıdan. "şu su yatağını paketleyiver yiğenim" güzel oldu buraya. arkadan -mağazanın vitrininden görüldüğü kadarıyla- mobiletiyle geçen kıravatlı bir cemil ipekçi istiyorum kastinkçim, bul onu hemen.
kadın daha da bir güzelleşmektedir ve bakar mısın; daha da bir ormanmışçasına üzerine düştüğü, vahşileşmektedir, avuç büyüklüğünde kendisini salan yağmur taneciği gibi sanki. altıncı dubleyle birlikte, o son kalan peynirden savaşçı da yenilir. kahramanca dövüşmüştür çatalla lâkin insanlığa karşı zordu şansı. su yatağı oynaşmaktadır bir köşede artık; memeler başka bir köşede. bir bulut geçmektedir yukarıdan, içinde seni taşır ağırdan. -bunu yazma kızım, kaçar seyirci-
-figürasyon zayıf kaldı biraz sanki. sağdan soldan yanağa, kulağa konan sivrisinekler de olmasa...-
su yatağı, üzerine atılmayı bekleyen bir kadın hayaliyle yanıp tutuşmakta. kıvrımlarının şeklini almaya başlamış bile en sert yerlerinin. kadın da en sert yerlerinin farkında ki, su yatağında yer beğenmekte kendisine. sen napıyosun peki amına koduğumun evlâdı(?); yedinci dubleyi versin diye rakı şişesinde halleniyosun. tüüü, senin kalıbına sıçayım ben göt! orda misler gibi hatun beklerken seni tanrı vergisi, hem de canlısı; peşinden koştuğuna bak, bir tarafı delik camdan, insan yapısı. kuracağın hayalin de içine sıçayım senin; yarak.
güzel kadın says: siktir git, elini sik!
kızım tamam, yazma artık amk.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?