paradigma diyalektik sözcükleri ile hatun dusürmek

scapegoat
paradigma diyalektik sözcükleri ile hatun dü$ürmenin hayatlarımızdaki yeri karbonatlı di$ macunu ve 360 derece etkili, ba$ı oynayabilen di$ fırçası gibidir, atsan atılmaz, satsan satılmaz, duygusal bağ kurulmu$tur.

o sabah kilisenin çanlarıyla uyandığımda i$e geç kaldığımı farketmem uzun bir süremi almamı$tı. normalde i$e vardığımda çalardı kilisenin çanı, i$ yerim o derece yakındı evime, duyabilirdim ya$am alanım içinde olan her yerde çanı ama ben her yere arabayla giden engellenemez bir emperyalisttim ve yollar karı$ıktı, yürüyerek gitsem daha kısa sürerdi ama yürümek bana uygun bir spor değildi hiç bir zaman.

daha henüz uyanıp geç kaldığımı farketmiştim ki yanımda yatan slav güzelini farkettim, ölü gibi yatıyordu, muhtemelen çok yorulmu$tu gece boyu, tanımıyordum onu, gece çok fazla içki içmi$ olamazdım muhtemelen kendisine ironi yaparak ayar vermi$tim ve bu onun bir ironi olduğunu anlayıp bana vermi$ti,demek oluyor ki onda biraz zeka parıltısı vardı ama benimle ba$a çıkabilecek kadar değildi,yenilgiyi kabul etmiş olmalıydı, vermek te ne kadar aptal ve varo$ bir kelimedir, nereden alı$tım bunu kullanmaya bilmiyorum. o anda burnuma ak$amki efor dolayısıyla kasıklarımdan ve koltuk altımdan gelen terle karı$ık o erkeksi koku geldi, kendime bir kez daha hayran kaldım, çok erkeksi bir kokuydu bu, kimsede olmayan. bu arada i$e geç kalmamı pek takmıyordum sonuçta paradigma, diyalektik, ironi ve aforizma gibi kelimeler biliyordum ve patronum da çok güzel bir bayandı. banyoya girdim, granit yer kaplaması çok soğuktu ve bir ürperti ile sarsıldım, içimde anlamlandıramadığım bir hissiyat vardı, bu muhtemelen duygusal anlamda biseksüel olmamla alakalı bir durumdur dedim ve hemen suyun altına girdim. girmemle çıkmam arasında ne kadar süre geçmi$ti bilmiyorum, suyun altında iken kafamda aforizmalar dönüp dola$ıyor ve zamanın su gibi akıp gidi$ini farkedemiyordum. banyodan çıktıktan sonra hazırlanmam uzun sürmedi, kısa süre sonra kendimi i$ yerimde buldum, tekrar kilise çanı çaldı, anladım ki ben i$ yerine vardığımda çan çalmak zorundaydı, buna anlam verememi$tim, odama geçtim, odamda sadece bir adet ekspresyonizm örneği tablo vardı, masa bile yoktu, masanın eksikliğini sadece fantezilerimde sürekli duvar kullanıp tekdüzelik kazandığım zamanlarda hissediyordum, zaten çalı$madan para alan birisiyim genellikle. o sırada patronum içeri geldi, tabloya bakarken kendi içimde yarattığım aforizmalarımı sesli söylemeye ba$lamı$ım o bunların bir kısmını duymu$ bunu farkettiğimde ona;
- "diyalektik" dedim, gülümsedi, ba$ka bir $eyler söylememi bekliyor gibiydi.
- "aforizma" dedim, gözünden bir damla ya$ geldi, bunun bir fırsat olduğunu anladım devam ettirdim.
- "ironi" dedim, "paradigma" dememe fırsat kalmadan kucağıma atladı, onunla sevi$mek zorunda kalmı$tım. masanın eksikliğini yine hissettim ama o pek bir $ey hissetmemi$ti o konuda. nefes nefese sevi$meyi sonlardığımızda ona küstahça odamdan çıkmasını söyledim, bu ona kimin patron olduğumu göstermek için yaptığım bir hareketti ve kendini patronu tarafından kullanılmı$ bir sekreter gibi hissettirmi$ti. çıkıp gittikten sonra öğle yemeğine çıktım, daha sonra haber bile vermeden eve gittim, evin kapısını açtığımda yine kilisenin çanı çaldı, küfrettim. bütün kasaba benim hareketlerimden haberdar oluyordu orospu çocuğu çan görevlisi sayesinde, $erefsiz benden ho$lanıyor mudur nedir anlamadım.

neyse ne zaman uyudum/uyandım ve bu entry yazıyorum hatırlamıyorum ama yazıyorum i$te. bitti.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol