ölüm

ankunft
ölüm kimimize göre bir kurtuluştur bu hayattan. çekilen onca ezadan sonra bir umut kapısıdır. daha güzel olacağını umut ettiğimiz bir hayatın ilk basamağıdır. fakat dünya hayatında can yakmış, ah almış ve lüksünü, saltanatını bunlar üzerine inşa etmiş "şanssızlar" için ise korkusu her an, her saniye üzerinden atılamayan bir karabasandır. bu insanlar şanssızdırlar, çünkü ölecektirler; mutlaka ve mutlaka ölecektirler, ve bu korku onlara hayatı da yaşanmaz kılmaktadır. onları seyrettiğinizde yüzlerindeki gülümsemenin, arada bir attıkları kahkahaların ölüm korkularını saklamaya yetmediğini görürsünüz. ölümden herkes korkar, evet. lakin bazıları bir başka korkarlar ölümden. hele ölüm onlar için sadece toprak oluştan ve bedenin çürüyüp fosilleşmesinden ibaretse her "ölüm" kelimesini duyduklarında vücutlarında istem dışı titremeler oluşur. yok, hayır, yanlış oldu: bunlar bazen o derece korkarlar ki ölümden yokluğa karışmak kurtuluş yoludur onlar için. "keşke sadece toprak olsam" derler.
ölüm herkes için başka manalar içerir.
kimileri için en sevdiğine hayat vermek ölmeyi gerektirir.annelerimiz bu riski bizler için almamışlar mıydı?
bazen başkalarının ölmesi için ölür insan. savaşta eli kolu bağlanırsa beline bombayı sarıp düşmanın içine saldırılabiliyor , görüyoruz.
kimileri için şehit deriz ölenlerin ardından: vatan için şehit olmuştur, din için şehit olmuştur, devrim için şehit olmuştur; nazarımızda önemi yok. bir kutsal için ölmek herkese çok yakışır çünkü.
son nokta olarak bilmemiz gerekir ki, hatta tam anlamıyla idrak etmemiz gerekir ki hepimiz öleceğiz.
"ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm
ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm"
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol