misafirlik

angelus
ağırlamaktan ve öznesi olmaktan şiddetle kaçındığım, sevemediğim, galaksinin en gereksiz oluşumu olarak gördüğüm bir müessesedir. beni bu düşüncelere sevk eden bir çok da done vardır.
misal bundan birkaç gün önce işten eve yeni gelmiş, biramı patates cipsimi almış büyük bir heyecan içerisinde kurtlar vadisi ni beklemekteyim. ulan taze junkie memati nin son durumu ne olacak, polat yine ne türlü işlerin içine girecek, bulut ölecek mi, muro ne tür sempatiklikler yapacak heyecanla beklemekteyim. lakin ben bu bekleme olayının orta safhalarındayken çalan bir ev telefonu ile irkilir, “lan açsam mı açmasam mı acaba” şeklinde düşünürken “lan açayım, belki önemli bir şeydir” gibi gayet gereksiz bir öngörü neticesi telefonu açarken, ve tam açma işleminin başlarındayken “hay elimi sikiyim” derken yakalarım kendimi. ve karşı taraftan da o tiksindirici cümleleri duyarken gözlerimden birkaç damla yaş süzülür; “angelus um 10 dakka sonra sendeyiz olm haberin olsun” lan şerefsiz, sen bu haberi bana 10 dakikalık mesafe kalmadan değil de evden çıkarken, ya da çıktığın yerden çıkmadan önce söyle, ben de sana “lan olm işim var benim, kurtlar vadisini izliyorum. gelmeyin a.k” diyebileyim rahatlıkla. ha peki bu şartların oluşmaması benim bunu demediğim anlamına mı geliyor peki? hayır. aynı şekilde “lan olm işim var benim, kurtlar vadisini izliyorum. gelmeyin a.k” dedim terbiyesizliği iyice ele alarak. peki karşı taraf ne yaptı? hiç. sanki ben bunları dememişçesine “abi tekila da aldık ohş” der sadece. şahsımın dolabında bulunan iki şişe bira ile gelecek olan tekila şişeleri arasında bi kıyas yapınca önceleri gayet optimist yaklaştım olaya, tabii telefonda belli etmedim bunu, zira sonra şımarırlar, evimden çıkmaz ibişler. ama daha sonra “lan sikerim tekilanızı da sizi de” demeden edemedim geldikleri mesafe azaldıkça. “ben kendi kendime mutlu bir şekilde izleyecektim televizyonu, vay a.k..” da dedim sonrasında. neyse uzatmayayım lafı, geldi bu terbiyesizler. tabii ben genel ev halindeyim, hiç siklemiyorum gelenleri; böyle şort, t-shirt, göbeğim, biram, patates cipsim vs. takılıyorum. “geçin” dedim “oturun bi köşeye. ses falan da çıkarmayın sikerim ümüğünüzü” şeklinde bir ekleme de yaptım. “ohohoh hocam iyice saldın sen kendini a.k.” dediler “siktir et diziyi, şöyle güzel bi müzik aç, bak toplandık bu kadar insan. neşe de geldi, seni soruyodu kaç gündür” diye eklediler suratlarındaki o yavşak ifadeyle. “lan sikerim neşe nizi de, müziğinizi de” demek istedim o anda, ama ayıp olur düşüncesiyle hemen vazgeçtim. zira alıcı gözüyle bakınca neşe nin hiç de bu kelimeleri duymaya hakkı olmadığına karar verdim. ama bu düşünceler dizinin jeneriği başlayana kadar kabul gördü bünyemde, hemen akabinde “lan sessiz olun aha başladı dizi” dedim, “abi hasta mısın sen lan” diye küçümsediler beni hemen “buraya dizi izlemeye mi geldik biz, eğlenmek için geldik” diye de süper bir yüzsüzlük sergilediler şahsıma karşı. “vay a.k.” dedim içimden. “sanki bu itleri ben çağırdım evime, sanki ben ‘abi gelin takılalım bugün bende, canım da çok sıkılıyo allah sizi inandırsın’ dedim. bunlar da rica minnet kabul edip geldiler” şeklinde devam ettirdim bu iç sesini. lan haysiyetsizler! siz aramadınız mı beni, aradığınızda cep telefonumu açmayacağımı bildiniz için kurnazlık yapıp evimden aramadınız mı? “abi tekila var” deyip yumuşak karnımı deşmeye çalışmadınız mı? ondan sonra karşıma geçip “abi biz dizi izlemeye mi geldik, abi biz eğlenmeye geldik, abi kıl yolmaya geldik, abi yün örmeye geldik” şeklindeki terbiyesizliğiniz de ne oluyor anlamış değilim. ve işte sırf bu ve buna benzer örnekler sebebi ile soğuduğum bir oluşumdur misafirlik. rezil bir şeydir. insan doğru dürüst evinde bi dizi de izleyemeyecek mi a.k. ayıp, ziyadesiyle ayıp. evet.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol