(bkz: kalecikli mirati)
mirati
amenna dedik biz ikrareyledik
erenler bezminde lasekcesine.
bag i hakikatta yetistik, bittik,
buyaldik her gulden cicekcesine;
soylesem kelamim gelmez tahrire;
ikrar verdik, iman ettik bir pire.
nutk i derunumuz sigmoz tefsire
er evladi eriz lasekcesine
vucud i mutlaktir heryerde iyan;
korler zannederler-didari nihan.
elhakku ezharu minessemsiken
sofi inadeder esekcesine.
mirati sozlerin canli muamma;
arif olanlara olur huveyda,
elsiziz, belsiziz, dilsiziz emma
gezeriz alemde erkekcesine.
asik mirati .
erenler bezminde lasekcesine.
bag i hakikatta yetistik, bittik,
buyaldik her gulden cicekcesine;
soylesem kelamim gelmez tahrire;
ikrar verdik, iman ettik bir pire.
nutk i derunumuz sigmoz tefsire
er evladi eriz lasekcesine
vucud i mutlaktir heryerde iyan;
korler zannederler-didari nihan.
elhakku ezharu minessemsiken
sofi inadeder esekcesine.
mirati sozlerin canli muamma;
arif olanlara olur huveyda,
elsiziz, belsiziz, dilsiziz emma
gezeriz alemde erkekcesine.
asik mirati .
xix uncu asrin en kuvvetli saz sairlerinden biri olan kalecikli, mirati hakkinda bu gun maalesef elimizde huccet sayilabilecek bir vesika yoktur. gerci son zamanlarda yazilan edebiyat tarihlerinde miratinin adi gecmekte ve bilhassa s. nuzhet bektasi sairleri eserinde sairden bir nebze bahsetmektedir. fakat bu kayitlarin hic birisi miratinin hayati etrafinda tatminkar bir cevap ihtiva edebilmekten uzaktir. kulturu, felsefesi ve ustun sairiyeti ile buyuk bir kiymet olan miratinin bu derece mechul kalmasi edebiyat dunyamiz icin bir zarar olmaktan ziyade bu isle ugrasanlarin lehine bir hareket olmasa gerektir.
bu endise ile calisirken her mudakkikin ugradigi muskilattan ben de vareste kalamamis ve musbet bir netice temin edememis bulunmaktayim. su farkla ki bu gun miratinin hayati hakkinda elde ettigim malumat s. nuzhetin verdiginden daha etrafli olmak itibarile sair hakkinda bir fikir edinebilmege kafidir.
miratinin hayatini tenvire kafi malumati su tarzda elde etmis olmaktayim:
cok degerli basmuddeiumumi kalecikli b. ilhami sarici, vaki istirhamim uzerine bizzat tetkikatta bulunmus ve bana en esasli malumati temin edebilmistir. muhterem dostumun muracaat ettigi zevat arasinda miratinin torunu b. ali sevki da bulunmaktadir.
bundan baska b. ilhami sariciya gelen a. gulacti imzali mektup yine b. ali sevki ve b. h. sakirin rivayetlerine musteniden bir hayli malumati itiva eylemektedir. bu mektup ve rivayetlere gore: miratinin asil adi mehmettir; mirati mahlasini vasi seyh tekkesine hizmeti esnasinda almistir. soyle ki vasi seyh tekkesine intisabinda “sazi eline almis, birkac beyit soyledikten sonra seyh tarafindan musaade olmus. haydi senin ismin mirati olsun; sazina saz, sozune soz uymasin denilmis ve tarihi malum olmayan bir zamanda cikmis gitmis” kalecikli a. gulacti.
miratinin babasi ve ecdadi hakkinda bir kayde tesaduf edilememissede anasinin adi fatma oldugu bildirilmektedir. miratinin ne zaman dogdugu ve hangi tarihte vefat ettigi bu gun icin benim de mechulumdur. yalniz 1285 de turabi ali baba dededen nasip aldigina ve ustam asik hasanin babasi asik kemali ile musaere ettigine ve yine ustamin kanaatine gore mirati, kalecikte kendi lakaplarina izafe edilen cansah mahallesinde dogmus, tahminen 1225 ve 1300 arasinda yasamistir.
miratinin temiz giyinir, uzunca boylu, genis omuzlu, sari sakalli, iri gozlu oldugu, kardesi cansah imamina benzedigi soylenmektedir.
sairin tahsil derecesi hususunda elimizde saglam bir vesika yoksada s. nuzhetin bektasi sairleri eserinde soyledigine ve halk rivayetlerine nazaran mirati icazetli hocalardandir. manzumalarinin bilhassa kulturel degeri bunu teyit eylemektedir. kalecikten gelen mektuba gore de mirati kalecik muftusu veli zadeden arabi okumus, icazet almadan “at kuyrugundan bir saz uydurarak medresede calismaya baslamis hocasi gormus ve medreseden kovmus, sonra vasi seyh tekkesine hademe olarak girmis, birkac ay sonra sazi sozu artirmis.” kalecikli a. gulacti.
bu rivayeti kaydi ihtiyatla telakki etmek lazimdir. mirati muftu veli zadeden icazet almamis dahi olsa medreseden uzaklastirilmasi tahsilini ikmaline hic bir mani teskil etmez. fazla olarak miratinin icazetnameli oldugunu sadece b. nuzhet degil pek cok kimseler rivayet eylemektedir. biz suna kaniiz ki mirati muasirleri dertli ve zehniden gerek tahsil gerek sairiyet itibarile daha ustundur; dertli gibi mirati sozlerinde lisan hatasi yapmaktan sarfinazar imale ve zihafa bile dusmemistir.
netice itibarile mirati asik ve bektasi edebiyatinin, kulturunu temsil edecek ve divan edebiyati muntesiplerile boy olcebilecek nisbette ilim yapmis bir sairdir.
miratinin asikliga nicin ve nasil basladigina gelince bu hususta elde ettigimiz malumat sudur:
mirati, kaleciklilerin bildirildigine gore saza sekiz yasinda baslamis ve saz calmayi kendisine yegane oyun ve eglence telakki etmistir. asik usullerinde kimlerden istifade ettigini henuz tesbit edemedigimiz sair pek kucuk yasta sazina hakimiyet temin etmis ve bu vadide cok genc iken buyuk bir sohret yapmistir. sair saz ve sozde arzu ettigi inkisafa mazhar oldugu bir sirada kaleciklilerin aleyhinde yaptiklari dedikoduya kizarak sazini omuzuna almis ve babaliga kadar yukselmistir. vekur, ciddi ve karsisindakileri hic bir sey soylemeden kendine bend ve manyatize edebilecek bir vasfi haiz olan sair gerek fasillarinda, gerekse tekmil muaseretinde herkesin hurmet ve takdirini kazanmis ve namini her tarafa yayabilmistir. bir kac defa da kastamonuyu ziyaret eden mirati, muhitte saz ve soz meraklilarinin oldugu kadar kemali ve meydaninin buyuk takdirini mucip olmustur. o zaman genc bulunan ishak zade fevzi fusuli asikan nam mecmuasinda miratiyi (aleviyulmezhep bir sair idi) diye tavsif etmektedir.
mirati ilk defa kastamonu tarikiyle istanbula gitmis ve mehmet ali pasanin himayesi altinda uzun bir zaman istanbul da kalmis, bilhassa tavuk pazarinda tekellumundeki fesahat ve kudret ile sohret almistir. mirati anadolunun bir cok yerlerinde dahi ayni derecede takdir edilmis ve sevilmistir. su hadise miratinin vekar ve sohretine de kuvvetli bir delildir. mirati bir gun cankirida kemali ile fasil yaparken araya tosyali mirati isminde biri girmis ve demis ki
- sen de mirati, ben de mirati.. fasli birak ta seninle su miratiligi ayirt edelim.
mirati:
- bas ustune buyur meydan senin, ayak senin. cevabini vermis.
kalecikli sazla tosyali elindeki deynekle musaareye baslamislar. neticede tosyali mat olmus ve kahveden uzaklastirilmis; asikliktan baska sanati olmayan mirati, hayatinin sonuna kadar bektasi bir saz sairi olarak kalmis ve henuz tesbit edemedigimiz bir tarihte istanbul da vefat ederek tavuk pazari civarina defnedilmistir. sazi bir muddet asmali meyhanesinde hatira olarak muhafaza edilmisse de yanginda yanmistir.
miratinin edebi huviyetine gelince sair, evvelce bilmunasebe soyledigimiz gibi bektasi edebiyatinda olsun asik tarzinda olsun tarihe maledilebilecek bir kiymettir. o, kuvvetli dimaginin ve zengin kulturunun golgesi altinda duyuslar ile bize rakipsiz bir cok eserler birakmistir.
fakat esef edilebilecek bir hadisedir ki bu cok kiymetli sairin matbuat aleminde cok mahdut siirleri nesrolunabilmistir. ben de butun calisma ve cabalamama ragmen miratinin ancak “19” parcasini temin edebilmis olmaktayim. bu parcalar kismen hususi kutuphanelerde ve marak sahiplerinin ellerindeki mecmualarda digerleri de baska vilayetlerde yazilmis ve tarafimdan ya istinsah veya satin alinmis conklerde mukayettir. bana kalecikler yalniz iki parca verebilmislerdir. miratinin ankara ve cankiri koylerinde halkin ezberinde pek cok parcalari varsa da benim icin simdilik bu havalide tetkikat yapmaga imkan yoktur. olsa dahi bu derleme vazifesi benden ziyade kalecik munevverlerine duser ki boyle bir kiymeti ihmal etmek milli harsiyatimizdan ziyade muhit ve hemsehrilik namina karli bir hareket degildir.
ben burada elimden geldigi kadar milli ve mesleki vazifemi yapmak istedigimi zannetmekteyim. bu etudu yapmaktan yegane maksadim henuz takdir ve tesbit edilmemis bir kiymeti tebaruz ettirebilmektir. ortada bir noksan varsa hepimize ait olmak lazimdir.
bu endise ile calisirken her mudakkikin ugradigi muskilattan ben de vareste kalamamis ve musbet bir netice temin edememis bulunmaktayim. su farkla ki bu gun miratinin hayati hakkinda elde ettigim malumat s. nuzhetin verdiginden daha etrafli olmak itibarile sair hakkinda bir fikir edinebilmege kafidir.
miratinin hayatini tenvire kafi malumati su tarzda elde etmis olmaktayim:
cok degerli basmuddeiumumi kalecikli b. ilhami sarici, vaki istirhamim uzerine bizzat tetkikatta bulunmus ve bana en esasli malumati temin edebilmistir. muhterem dostumun muracaat ettigi zevat arasinda miratinin torunu b. ali sevki da bulunmaktadir.
bundan baska b. ilhami sariciya gelen a. gulacti imzali mektup yine b. ali sevki ve b. h. sakirin rivayetlerine musteniden bir hayli malumati itiva eylemektedir. bu mektup ve rivayetlere gore: miratinin asil adi mehmettir; mirati mahlasini vasi seyh tekkesine hizmeti esnasinda almistir. soyle ki vasi seyh tekkesine intisabinda “sazi eline almis, birkac beyit soyledikten sonra seyh tarafindan musaade olmus. haydi senin ismin mirati olsun; sazina saz, sozune soz uymasin denilmis ve tarihi malum olmayan bir zamanda cikmis gitmis” kalecikli a. gulacti.
miratinin babasi ve ecdadi hakkinda bir kayde tesaduf edilememissede anasinin adi fatma oldugu bildirilmektedir. miratinin ne zaman dogdugu ve hangi tarihte vefat ettigi bu gun icin benim de mechulumdur. yalniz 1285 de turabi ali baba dededen nasip aldigina ve ustam asik hasanin babasi asik kemali ile musaere ettigine ve yine ustamin kanaatine gore mirati, kalecikte kendi lakaplarina izafe edilen cansah mahallesinde dogmus, tahminen 1225 ve 1300 arasinda yasamistir.
miratinin temiz giyinir, uzunca boylu, genis omuzlu, sari sakalli, iri gozlu oldugu, kardesi cansah imamina benzedigi soylenmektedir.
sairin tahsil derecesi hususunda elimizde saglam bir vesika yoksada s. nuzhetin bektasi sairleri eserinde soyledigine ve halk rivayetlerine nazaran mirati icazetli hocalardandir. manzumalarinin bilhassa kulturel degeri bunu teyit eylemektedir. kalecikten gelen mektuba gore de mirati kalecik muftusu veli zadeden arabi okumus, icazet almadan “at kuyrugundan bir saz uydurarak medresede calismaya baslamis hocasi gormus ve medreseden kovmus, sonra vasi seyh tekkesine hademe olarak girmis, birkac ay sonra sazi sozu artirmis.” kalecikli a. gulacti.
bu rivayeti kaydi ihtiyatla telakki etmek lazimdir. mirati muftu veli zadeden icazet almamis dahi olsa medreseden uzaklastirilmasi tahsilini ikmaline hic bir mani teskil etmez. fazla olarak miratinin icazetnameli oldugunu sadece b. nuzhet degil pek cok kimseler rivayet eylemektedir. biz suna kaniiz ki mirati muasirleri dertli ve zehniden gerek tahsil gerek sairiyet itibarile daha ustundur; dertli gibi mirati sozlerinde lisan hatasi yapmaktan sarfinazar imale ve zihafa bile dusmemistir.
netice itibarile mirati asik ve bektasi edebiyatinin, kulturunu temsil edecek ve divan edebiyati muntesiplerile boy olcebilecek nisbette ilim yapmis bir sairdir.
miratinin asikliga nicin ve nasil basladigina gelince bu hususta elde ettigimiz malumat sudur:
mirati, kaleciklilerin bildirildigine gore saza sekiz yasinda baslamis ve saz calmayi kendisine yegane oyun ve eglence telakki etmistir. asik usullerinde kimlerden istifade ettigini henuz tesbit edemedigimiz sair pek kucuk yasta sazina hakimiyet temin etmis ve bu vadide cok genc iken buyuk bir sohret yapmistir. sair saz ve sozde arzu ettigi inkisafa mazhar oldugu bir sirada kaleciklilerin aleyhinde yaptiklari dedikoduya kizarak sazini omuzuna almis ve babaliga kadar yukselmistir. vekur, ciddi ve karsisindakileri hic bir sey soylemeden kendine bend ve manyatize edebilecek bir vasfi haiz olan sair gerek fasillarinda, gerekse tekmil muaseretinde herkesin hurmet ve takdirini kazanmis ve namini her tarafa yayabilmistir. bir kac defa da kastamonuyu ziyaret eden mirati, muhitte saz ve soz meraklilarinin oldugu kadar kemali ve meydaninin buyuk takdirini mucip olmustur. o zaman genc bulunan ishak zade fevzi fusuli asikan nam mecmuasinda miratiyi (aleviyulmezhep bir sair idi) diye tavsif etmektedir.
mirati ilk defa kastamonu tarikiyle istanbula gitmis ve mehmet ali pasanin himayesi altinda uzun bir zaman istanbul da kalmis, bilhassa tavuk pazarinda tekellumundeki fesahat ve kudret ile sohret almistir. mirati anadolunun bir cok yerlerinde dahi ayni derecede takdir edilmis ve sevilmistir. su hadise miratinin vekar ve sohretine de kuvvetli bir delildir. mirati bir gun cankirida kemali ile fasil yaparken araya tosyali mirati isminde biri girmis ve demis ki
- sen de mirati, ben de mirati.. fasli birak ta seninle su miratiligi ayirt edelim.
mirati:
- bas ustune buyur meydan senin, ayak senin. cevabini vermis.
kalecikli sazla tosyali elindeki deynekle musaareye baslamislar. neticede tosyali mat olmus ve kahveden uzaklastirilmis; asikliktan baska sanati olmayan mirati, hayatinin sonuna kadar bektasi bir saz sairi olarak kalmis ve henuz tesbit edemedigimiz bir tarihte istanbul da vefat ederek tavuk pazari civarina defnedilmistir. sazi bir muddet asmali meyhanesinde hatira olarak muhafaza edilmisse de yanginda yanmistir.
miratinin edebi huviyetine gelince sair, evvelce bilmunasebe soyledigimiz gibi bektasi edebiyatinda olsun asik tarzinda olsun tarihe maledilebilecek bir kiymettir. o, kuvvetli dimaginin ve zengin kulturunun golgesi altinda duyuslar ile bize rakipsiz bir cok eserler birakmistir.
fakat esef edilebilecek bir hadisedir ki bu cok kiymetli sairin matbuat aleminde cok mahdut siirleri nesrolunabilmistir. ben de butun calisma ve cabalamama ragmen miratinin ancak “19” parcasini temin edebilmis olmaktayim. bu parcalar kismen hususi kutuphanelerde ve marak sahiplerinin ellerindeki mecmualarda digerleri de baska vilayetlerde yazilmis ve tarafimdan ya istinsah veya satin alinmis conklerde mukayettir. bana kalecikler yalniz iki parca verebilmislerdir. miratinin ankara ve cankiri koylerinde halkin ezberinde pek cok parcalari varsa da benim icin simdilik bu havalide tetkikat yapmaga imkan yoktur. olsa dahi bu derleme vazifesi benden ziyade kalecik munevverlerine duser ki boyle bir kiymeti ihmal etmek milli harsiyatimizdan ziyade muhit ve hemsehrilik namina karli bir hareket degildir.
ben burada elimden geldigi kadar milli ve mesleki vazifemi yapmak istedigimi zannetmekteyim. bu etudu yapmaktan yegane maksadim henuz takdir ve tesbit edilmemis bir kiymeti tebaruz ettirebilmektir. ortada bir noksan varsa hepimize ait olmak lazimdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?