mektup

ladycapulet
ortaokuldayken en yakın arkadasım baska bir sehre tasınınca baslamıstık mektup yazmaya. allahım nasıl guzeldı mektubu beklemek, gelince sayfalara dalmak ve bıkmadan tekrar tekrar okumak. uzun bi sure devam ettik mektuplaşmaya, postacı bana çalışır oldu. sonra ikimiz de daha da uzaklara gittik, aramızda bir kıta ve okyanus vardı. yani esasen mektuplaşmak için daha da iyi bir fırsat, beklemek için gelişini dört gözle. sonra uzun bir aradan sonra ilk ben aldım kagıdı kalemi elime. yalan oldu, artık çalışan bir kadındım, vaktim yoktu, kalemi elime alamaz olmustum. saçma bir sekilde, mekanik bir sekilde mektubumu word’te yazdım.ama cok guzel yazdım, tam anlatmalık hikayelerim birikmişti, cıktısını aldım, okudum, okudukca begendim, özenle zarfladım. lakin o mektup çantamda bir ay kadar gezdi, postaya veremedim mesai saatlerimden ötürü. baktım bu böyle olmayacak. zaten word’te yazılmış teknoloji ürünü bir mektuptu bu. çareyi scan edip, mail yoluyla yollamakta buldum.

mektuplaşmanın doğasına karşı geldim, hiç de romantik/nostaljik olmadı ama yapacak başka bir şey bulamadım.sonuçta şekle takılmamalı dedim.

velhasıl kelam, o mektubun cevabi geldi geçtiğimiz günlerde. kağıttan okumak gibisi yok. el yazısını görmek, yazısındaki titreşimleri algılamak, ruh halinin/heyecanının yazısında yarattığı değişimi gözlemlemek..

artık cevap yazma zamanıdır bana da. bu kez sahici bir mektup, kendi el yazımla. postayla gidecek olan.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol