lost

epikuros
------ spoiler ------

öncelikle şunu söyleyeyim; final bölümünü tüm önyargılarımı bi yana bırakarak oturdum izledim. bu, sonuçta iki senaristin oturup yazdığı bir hikayeydi. çoğu kişi olayı böyle değil de, sanki bu lost hengamesini “dünyanın bir yerinde, belli bir zamanda yaşanmış bir olaylar silsilesi varmış da, şu an bunlara şahit olmuş son kalan iki kişi olan senaristlerin, yaşananları bizle paylaşması” gibi algılıyor. bu yüzden, yok “orası öyle değil, burası yanlış”, yok “adanın sırrını niye vermiyorsun? adanın kalbindeki ışık nerden ortaya çıkmış, tıpayı kim takmış?” yok işte “desmond radyasyona nası dayanıyo, küçükken radyoaktif kazana mı düşmüş?” gibi türlü türlü sorular soruluyor paylaşım türü sitelerde.

be mübarekler adamlar yazmış işte kafalarına göre. kimi yerlerde dandik dundik hatalar da yapmışlar. kul yapımı işte. özgün bir hikaye. niye böyle yazmadın da şöyle yazdın demenin çok bir anlamı yok. tabi çok bariz saçmalıklar insanı sinir ediyor bazen, azcık tutarlı olun diyebiliyorsun. son sezondan akılda kalan bir kaç örnek verelim:

-black smoke’un madem tıpayı yerinden çıkarması için desmond’a ihtiyacı var, neden adamı 30 metrelik kuyuya kafa üstü atıyor. tamam radyasyon işlemiyo adama da, yarım metre sığlıktaki kuyuya kafa üstü düşünce pekmezi akıp kafatası çatlamaz mı? üstüne bi de sayid’e veriyosun silahı “gebermediyse sen gebert” diyosun. bunun mantığı ne? sayidi denemek mi? e denedin, vurmadı adam desmond’ı. neyi öğrenmiş oldun, ne kazandın? ordan bir erdem mi kaptın? tıpa çıkarma işinde black smoke’un desmond’ı kullanacağını sonradan mı akıl etti senaristler de işi toparladılar acaba? bu ne bohem yav..

-ondan sonra, bildiğimiz kadarıyla radyoaktiviteye tek karşı koyabilen kişi desmond’dı. e madem öyle s6e17,18’de jack tıpayı geri takıp yere uzanmışken tekrar radyoaktif ışıma başladığında, jack havuzda sırt üstü uzanıp taşakları göğe dikmiş sikik sikik gülerken “ahan dedim bokuna kadar parçalanacak, gaz olup uçacak. bi bilim kurgu sahnesi görecez”, fakat adam kafayı yemiş gibi keh keh güldü, sahne değişti döndü bi baktık radyasyon bu jack’e de bi skim yapmamış, bir karış suyun akıntısı bunu kuyunun dışına vurmuş. hey allahım, bu ne bohem bu ne lahana turşusu yav..

-anladık ki(daha doğrusu anlamaya çalıştık ki) ışık kuyusundaki tıpa çıkınca, herkes doğa üstü güçlerini kaybetti. yani öyle olması lazım. ricardus alpertus homini lupus ölümsüzlüğü bıraktı, fırt diye bi tel beyaz saçı çıktı. black smoke kılıklı locke’un ağzı burnu kanadı. birbirine zarar verememe kuralı da off oldu bu arada, jacob kılıklı jack’le bs kılıklı locke kavga dövüşe tutuştu, locke’un sırtı yere geldi tuş oldu. tam bu kısımdan önce şunu da anladık ki, black smoke’un adanın dışına çıkması için, tıpanın çıkarılıp ölümsüzlüğünü/kurşun geçirmezliğini kaybetmesi gerekiyormuş. bu noktada şunu açıklamak garip; locke kılığındaki black smoke, ölümsüzlüğünü ve black smokeluğunu kaybettiğinde geriye ne kalıyor? daha önce hem adada hem sivil hayatta ölmüş olduğu bilinen locke mu, yoksa ışıklı kuyuyadüşüp black smoke’a dönüşmeden önceki haliyle bildiğimiz jacob’un ikiz kardeşi olan esmer vatandaş mı? bu tıpanın yerinden çıkarılmasıyla geri alınan güçler, jacob’un ikiz kardeşinin kuyuya düşüp black smoke’a dönüşmesinin bir sağlamasıydı çünkü. ama daha önce kaç kez ölüp/sakatlandığını gördüğümüz locke kaldı ortada gene dimdik, yetmedi gitti bi daha öldü. bu ne boh lan..

bu arada jack’le juliet evlenmiş öteki hayatta, ama çocukları gene jack’in eski karısıyla peydahladığı çocuk. tam türk filmi gibi olmuş burası, bizi de unutmamış, güzel gönderme yapmışlar. buna bravo.

------ spoiler ------
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol