kurtadam

le petit prince
kurtadam efsanesi almanya’da köln ve bedburg civarındaki köylerden 1591 yılında başlamıştır. bu zamanlarda avrupa cehaletin ve batıl inançların karanlık gölgesindeydi. şehirler o zamanlarda gelişmemişti ve genellikle insanlar ormana yakın yerlerde yaşıyorlardı. kurt korkusu kabus gibiydi. saldırıları o kadar sıktı ki, insanlar bir yerden bir başka yere gitmekten korkarlardı. her sabah köylü insanlar tarlalarında yarısı yenilmiş insan cesetleri karşılaşıyorlardı. bu kana susamış yaratıkları öldürmek için ellerinden gelenleri yapıyorlardı. ancak birgün köln ve bedburg sakinleri kurt vahşetini geride bırakacak korkunç bir keşif yapmışlardı.

eski bir kitap bu ürkünç anları canlı olarak aktarmıştır. birkaç kişi bir kurt ile karşılaşıyorlar ve köpeklerini üzerine salıyorlar. keskin mızraklar ile saldırıyorlar ancak sürpriz bir biçimde yırtıcı kurt kaçmıyor. ayağa kalkıyor ve orta yaşlı bir adama dönüşüyor. kurt biçimli bu adamı tanıyorlar. bu aynı köyden peter stubbe. peter stubbe insanoğlunun ilk karşılaştığı kurt adamdır.

stubbe işkence tekerinde içinde iki hamile kadın ve onüç çocuğun bulunduğu toplam 16 cinayeti işlediğini açıklamıştır. bu dönüşümü hakkındaki hikayesi oldukça tuhaftı. daha 12 yaşında büyü ile uğraşmış ve o kadar saplantılıymış ki şeytan ile bir pakt kurmak bile istemişti. büyülü bir kuşak takarak düşmanlarına saldırmış, gerçek yada hayal ürünü, onlardan intikam almaya çalışmıştı. birkaç ay sonra da bir kurt görünümü almış ve çok daha acımasız ve hayvanca olmuştu. kurt görünümündeyken kurbanlarının boğazlarını kesip onların kanlarını içiyordu. zamanla kan’a karşı susuzluğu artmış ve tarlalarda av peşinde gitmeye başlamıştı.

suçlarının vahşeti hayal gücünün ötesindeydi. bir keresinde bir kadın ve iki erkek saklandığı ormandan geçen yolda ilerlediklerinde adamlardan birini çağırmıştı. adam uzun süre dönmeyince diğer adam da onun izinden gitmişti. o da aynı şekilde ormanda kaybolmuştu. kadın ise oradan kaçmaya çalışmıştı. daha sonra iki parçalanmış erkek cesedi ormanda bulunmuştu, ancak kadının cesedi bulunamamıştı. stubbe ‘nin tümünü parçaldığına inanıldı. oyun oynayan yada inekleri sağan genç kızlar en sevdiği kurbanlarıydı. onların bir av köpeği gibi izlerini sürüp, en yavaş olanı yakalayıp ona tecavüz ettikten sonra parçalıyordu. ondan sonra da onların sıcak kanını içip taze etlerini yiyordu. stubbe en korkunç cinayetini ise kendi oğlunda işlemişti. oğlunu yakındaki ormana götürmüş, zavallı çocuğun kafa tasını parçalayıp, beynini yemiştir.

hiçbir ceza stubbe’nin hakettini vermeyecekti. işkence tekerine bağlanmış, ve eti kıpkırmızı sıcak kerpeten ile oyulmuştur. kolları ve bacakları da kırıldıktan sonra nihayetinde başı kesilmiştir. cesedi yakılmış, yaptıklarının birer cezası olarak kızı ve metresi de ayrıca canlı canlı yakılmışlardı.

bedburg şehrinin yargıcı bu olaydan sonra bu korkunç olayların hatırlanması için bir anıt dikmiştir. işçiler işkence tekerine üzerinde stubbe’nin kafası bulunan bir kazık yerleştirdiler. kafası, aynen bir kurt kafasına benziyordu bir yarda uzunluğunda on altı tahta parçası kurbanlarının zavallı ruhlarını anımsatmak için tekerleğin kenarlarına asılmıştı. stubbe’nin yargılanması ve idamı hakkındaki haberler ülkenin her yerine yayılmıştı. vahşiliği, yöntemleri ve gaddarlığı insanın aklının alabileceğinin ötesindeydi. vahşeti kolaylıkla bir kurtun davranışlarıyla bağdaştırılmıştı. insanlar kurdun gölgesine sahip olan böylesi yaratıkların aralarında yaşadığına inanmaya, onları kurtadamlar olarak adlandırmaya başlamışlardır.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol