ünlü yazar honore de balzac, tuhaf öyküler kitabında genç rahibin aşkı uğruna yanıp tutuştuğu fahişeyi kazanabilmesi için başpiskopos ve kardinal’i zekası ile nasıl çok güzel oyuna getirdiğini, uhreviyatla uğraşan bu içten pazarlıklı din adamlarından iğrenen ama parayı seven gönül işine aç-susuz fahişenin kalbini gerçek ve derin aşkı ve zekası ile nasıl kazandığını anlatan ve sonu mutlu biten güzel hikaye yazmıştır.
sait faik abasıyanık, ayrılığına ve onun getirdiği kaderci hüzünlenmesine rağmen yaşadığı doyumsuz hayatı anlatmaktadır sevgiliye mektup eserinde.
orhan pamuk, benim adım kırmızıda güzeller güzeli şeküre’nin sevdiği adamla birleşmesinin buruk ve içten pazarlıklı mutluluğunu işler.
amin maalof’un semerkant’ında ömer hayyam’ın güzeller güzeli sevgilisi cihan ile, cihan’ın saray işlerine burnunu sokmanın tehlikesine rağmen ömürlüğü aşmış ahiretlik sevgisi ve daha nicesi…
oysa yaşanan gerçek hayatlara bakıldığında tam bir hezimet, zafere gidemeyen yollarda yaratılan kazançlar, ne istenildiği bilinmeyen, anlaşılamayan talepler, karşılıklı takınılan maskeler, akıllarda kalan soru işaretleri ve doyurulmayı bekleyen hisler, hayaller, umutlar… insanlar bir yerlerde yanlış yapıyor ya da romanlar gerçekleri damıtarak hazmı kolay olanları sunuyor olsa gerek insan usuna. zira bunca yanılgı tesadüf olamaz.
kitapların mutlu sonu hayatların huzünlü devami
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?