yıllardır kafama takılan, beni soru işaretlerine sevk eden bir konu.
bakıyoruz geçmi$e açıyoruz kitapları bir tane kadir peygamber yok.ister istemez ademoğlu neden sorusunu soruyor.
neden yok?
mantıklı düşündüğümde şöyle bir tespit çıkardım.
o zamanki ataerkil sosyal yapi gozonune alindiginda bariz sekilde kadina itibar edilmeyecegi, sozune guvenilmeyecegi de sebepler arasinda gibi geliyor.
fakat yeri göğü yaratan tanrının cinsiyet ayrımcılığı yapması pek mantıklı gelmiyor bana.sonuç itibari ile tanrı peygamberleri de sınamaktadır.peki neden bir kadını peygamber yapıp onu da sınamamıstır?
mantıklı bakacak olursak eger;
peygamberlik zor zanaat,agır bir yük,güç bir vazife.kadın ise yaradılışı ıtıbari ile nazik ve zayıf oldugu için bu yükün altından kalkamayabilir diye düşünülmüş olabilir.
bir kadının savaşlarda ön saflarda yer alması utopik olur kabul ediyorum.ayrıca peygamberlerin sürekli seyir halinde olmaları ve sürekli suikastlere magruz kalmaları yadsınamaz bir gercek.ha kadının biyolojık yapısı da bu duruma engel teskil ediyor denilebilir.
fakat ne olursa olsun bana göre burada bir ayrımcılık söz konusudur.herkese eşit haklar sağlayan yaratıcı neden dinlerin yayılması için bir kadını seçmemiştir?
yukarıda bulunan tespitler bence bu sorunun cevabı olamaz sadece olasılık olma ıhtımalı var.
meselâ nahl sûresinin 43. âyetinin meali şöyle:
"ey resulüm! senden önce de kendilerine vahiyde bulunduğumuz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. eğer bunu bilmiyorsanız, bilgi sahiplerine sorun."
burada tezat bir düşünce söz konusu bence...
kadın peygamber olmaması
1-ayrımcılıktan çok pozitif ayrımcılık olarak düşünülebilecek durumdur. her ne kadar cinsiyet ayrımı gözetilmesede, peygamberlerin asli vazifesi olan "dini anlatmak" misyonunu yerine getirmesi için, ataerkil toplumlarda ilk muhatap olacakları kesimin erkekler olacağı açıktır. bundan hareketle; evlenme yaş ortalamasının 14-16 olduğu dönemlerde, 20 yaş üstü bir kadına evde kalmış ve farklı arayışlar peşinde gözüyle bakılabilirdi veya 20 yaş altı bir kadın yaş itibariyle ciddiye alınamayabilirdi. görüldüğü gibi "kadın peygamber" o zamanın şartlarında pek pratik olmadığından tercih edilmemiş olabilir.
2-iş dünyasının az konuşulan gerçeklerinden biride kadın yöneticilerin otoritesinin gene kadınlarca zor tanınmasıdır. terfi alan erkeğin otoritesini kabul ettirmesi, terfi alan kadına göre daha kolaydır. bunun başlıca sebebi kadınların kendi aralarında olan iş ile ilgili problemleri daha kolay kişiselleştirmeleridir. kısacası hiyerarşide kadınlar kadınları daha çok kıskanırlar. (yukarıda yazdıklarımda kurum kültürü, yaş, kariyer ve daha bir çok göz önünde bulundurulması gereken kriter es geçip sadece "cinsiyetin otorite üzerine etkisi"ni değerlendirdim.)
3-gönderilen peygamberlerin sayısı binlerle ifade edilmektedir. bunların içinde kadın peygamber olmadığını kesin olarak bilmiyoruz. (en azından ben bilmiyorum. sonuçta anaerkil toplumlarda vardı çok eskiden. aslında hala var meksikada. bir köyde kadınlar çalışır, aile reisidir, kararları genelde onlar alır. erkekler evde oturur. ev işlerini yaparlar. çocuklarla ilgilenirler.)
4-dönemin şartları göz önüne alındığında peygamberlerin mücadele etmek zorunda kalacağı fiziksel koşullar çok ağırdı. savaşlar, suikastlar, göç, açlık vb...
5-bütün bunlar dinlerde kutsal kadın karakterlerin bulunmasına engel olmamıştır. örneğin; hristiyanlıkta ve islamiyette hz. meryem ilk akla gelen örneklerdendir.
sonuç olarak bu durum bence pozitif ayrımcılıktır. eğer ayrımcılık olsaydı hiç bir kutsal kadın motifi olmazdı yada kadınlar dinlerce açıkca aşağılanır yada dışlanırdı.
not: en doğrusunu allah bilir
2-iş dünyasının az konuşulan gerçeklerinden biride kadın yöneticilerin otoritesinin gene kadınlarca zor tanınmasıdır. terfi alan erkeğin otoritesini kabul ettirmesi, terfi alan kadına göre daha kolaydır. bunun başlıca sebebi kadınların kendi aralarında olan iş ile ilgili problemleri daha kolay kişiselleştirmeleridir. kısacası hiyerarşide kadınlar kadınları daha çok kıskanırlar. (yukarıda yazdıklarımda kurum kültürü, yaş, kariyer ve daha bir çok göz önünde bulundurulması gereken kriter es geçip sadece "cinsiyetin otorite üzerine etkisi"ni değerlendirdim.)
3-gönderilen peygamberlerin sayısı binlerle ifade edilmektedir. bunların içinde kadın peygamber olmadığını kesin olarak bilmiyoruz. (en azından ben bilmiyorum. sonuçta anaerkil toplumlarda vardı çok eskiden. aslında hala var meksikada. bir köyde kadınlar çalışır, aile reisidir, kararları genelde onlar alır. erkekler evde oturur. ev işlerini yaparlar. çocuklarla ilgilenirler.)
4-dönemin şartları göz önüne alındığında peygamberlerin mücadele etmek zorunda kalacağı fiziksel koşullar çok ağırdı. savaşlar, suikastlar, göç, açlık vb...
5-bütün bunlar dinlerde kutsal kadın karakterlerin bulunmasına engel olmamıştır. örneğin; hristiyanlıkta ve islamiyette hz. meryem ilk akla gelen örneklerdendir.
sonuç olarak bu durum bence pozitif ayrımcılıktır. eğer ayrımcılık olsaydı hiç bir kutsal kadın motifi olmazdı yada kadınlar dinlerce açıkca aşağılanır yada dışlanırdı.
not: en doğrusunu allah bilir
elinin hamuru ile allah isine karısma seklinde yorumladıgım olaydır. zira kadın kısmısı dediginin ne haddinedir ayet indirmek sure dizmek, allahla muhattap olmak; o otursundur allahın hakkı uc olsundur ve cocuk dogursundur gerisini dusunmek abesle istigaldir, esitligi savunan yaradan dusunmemistir kadına kitap yollamayı, bi git isine demek duser bize ama iste genel gecere dil uzatılmaz bari saygı duy feryatları arasında o tiz isyan bile duyulmaz, deist yapar insanı bunlar sonra...
kadının peygamber olmamasının sebeb ve hikmetini mantıksal olarak kendi benliğinde çözme yerine allah’ın üzerine atma kolaycılığı kişinin aymazlığının bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. dünyanın neresine bakarsak bakalım -genel- itibariyle kritik çok ağır sorumluluklar isteyen işleri erkekler yürütmektedir. mesela genelkurmay başkanımız kadın olsa bi yaşar büyükanıt ağırlığını verecek midir? aileye bakıyoruz bilhassa türk toplumunda reislik görevi erkeğe verilmiş, bu ağır yükü o yüklenmiştir. burada bir ayırımcılık nsıl söz konusu olabilir? bu duruma kadınların da bir itirazı yoktur. erkek reis, kadın da evin sağlamlaştırıcı vazgeçilmez ögesidir. kadın peygamber olmasa da bir çok peygamberin arkasın da ona destek veren eşinin bütün sıkıntılarını alan kadınlar vardır. peygamber, yeri gelecek insanların huzuruna çıkıp onlara doğruluğu anltacak, yeri gelecek harplerde vatanını savunacak, yeri gelecek memleketleri karış karış dolaşacak. buna kadının takat göstermesi bir yere kadardır. halbuki islamiyet kadar kadına değer veren onu koruyan hiç bir din/akım yoktur.
(bkz: peygamber sabri) ??
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?