ishak alaton

greyfurt
referans gazetesinden sayın eyüp can’a şöyle bir mektup yollamıştır:

sevgili kardeşim eyüp,
geçenlerde, tophane’deki modern müze’yi gezdim.
yoruldum.
pencere kenarından rıhtıma baktım ve düşündüm. gümrük antrepoları ve döküntü binaların sıralandığı rıhtım boyu, içler acısı bir durumda...

deniz kenarı, şehre ve insanlara küsmüş...

şehrin merkezi ama, bürokrasi işgalinde... insanları dışlamış...

beş altı yıl oluyor, sammy ofer isimli bir adam, bizim mehmet kutman ile bir olup, buraya milyar dolarlık bir yatırım yapacaktı...

rıhtım canlanacak, yabancı bandıralı gemiler binlerce turist getirecek, kapalıçarşı pazar günleri bile açık tutulup, ekonomiye katkı sağlayacaktı.

olmadı.

medya ile bürokrasi el ele verdiler, bu projeyi önlediler.

neden?

ofer yahudi! olmaz!

yahudi’ye mi yedireceğiz burayı?

aradan yıllar geçti. mezbelelik, perişanlık aynen devam eder. kaderimiz herhalde...

bugün, referans’ta osman öndeş’in yazısını okudum.

londra’daki müzeye ofer’in verdigi 45 milyon dolarlık bağışı da okudum.

aklıma gülbenkyan geldi. petrol zengini....

hani kırklı yıllarda istanbul’da bir müze yapmaya kalkışmıştı. türkiye’de doğmuş da, hala memleketini severmiş... 1915’lere rağmen sevgisi azalmamışmış..

akılsız adam!

ankara’daki ’’vatanseverler’’ adamı sopa ile kovaladılar...

ermeni ya... olmaz... doğuştan mundar...

o da gitti lizbon’da müzeyi inşa ettirdi.

türkiye kaybetti, portekiz muhteşem bir eser kazandı.

geçenlerde, basında, arka sayfalarda tek sütun ufacık bir haber vardı.

anayasa mahkemesi, yabancılara gayrimenkul satışını durdurmuş, yasaklamış...

yaşasın! memleket işgalden kurtuldu...

fakirliğe ve akılsızlığa devam...

bu paranoya, bu yabancı düşmanlığı, bu gayrimüslim düşmanlığı, bu antisemitizm burada devam ettikçe, bizler bu vasatlığa mahkum insanlar olarak, hayatın kıyısında bir yerlerde kalakalırız.

arada bir, bu topluma ayna tutup, bu önyargıların bedelini hatırlatmanızda yarar var derim.

sevgilerimle, ishak alaton


şimdi ishak beye hak vermemek elde değil. utanarak okudum. umarım bizim evletlarımız ve ishak beyin torunları bunları konuşup çözmeye kasıyor olmaz. umarım ülkemize gönül vermiş her insan dinine yada kökenine bakılmaksızın adilce fırsat sahibi olur.
benduruyorumsebagitti
#782579

erdal şafak’ın alaton’a sıkı cevapları var :

örneğin, galataport ihalesi için şu iddiada bulunuyor:
"sammy ofer, bizim mehmet kutman ile bir olup buraya milyar dolarlık yatırım yapacaktı. medya ile bürokrasi el ele verdiler, önlediler. neden? ofer, yahudi! olmaz!"

alaton yanılıyor. galataport ihalesi yargı kararı sonucu iptal edildi. danıştay 6’ncı dairesi, kültür bakanlığı’nca hazırlanan imar planının geçersiz olduğu yönünde karar verip yürütmeyi durdurunca, ihale dosyası özelleştirme idaresi başkanlığı’na iade edildi.

ayrıca, "milyar dolarlık yatırım" iddiası da abartılı. zira 1 milyar 362 milyon avroluk teklifte ödemelerin 49 yıllık işletme süresinin son yıllarına yığıldığı, teklifin günümüzdeki değerinin 200 milyon dolar olduğu anlaşıldı.
bir nokta daha: ofer’in türkiye’de diğer yatırımları devam ediyor. örneğin, kuşadası limanını işleten şirketin büyük ortağı.

gülbenkyan müzesi

alaton bir örnek daha veriyor: "aklıma gülbenkyan geldi. hani kırklı yıllarda istanbul’da bir müze yapmaya kalkışmıştı. ankara’daki ’vatanseverler’ sopa ile kovaladılar. ermeni ya; olmaz. doğuştan mundar. o da gitti, lizbon’da müzeyi inşa ettirdi."

bu da yanlış. kalust serkis gülkbenkyan 1955’te öldü. adını taşıyan müze ise çok sonra, 1969’da açıldı. 1950’lerin başında (yanılmıyorsak 1954’te) türkiye’ye gelmesine ve devlet başkanlarına uygulanan protokolle ağırlanmasına rağmen, hiçbir zaman istanbul’da müze kurmayı aklından geçirmedi.

http://www.sabah.com.tr/2008/04/24/haber,36a7b0a295cc4a56a538003165f6bb2d.html

mad
1927 yılında istanbul’da doğdu. alarko şirketler topluluğu başıdır ve leyla alaton’un ve vedat alaton’un babasıdır ve iş ortaklarıdır. 8. sınıfa, (kendi deyimiyle gri yıllara) kadar şişli terakki’de ve saint michel’de okudu. yokluklar, sıkıntılar yüzünden liseden sonra okuyamadı.

ishhak alaton, ailesine bakabilmek için mehmet kavala şirketinde getir götür işlerine başladı. volvo ithal eden şirket aracılığıyla isveç konsolosu ile tanışınca şansı değişti. isveç’te bir lokomotif fabrikasında kaynakçılık yapmaya başladı.

bu yıllar ishak alaton’un dünya görüşünün şekillendiği, sosyal demokrasiyle tanıştığı yıllar oldu. insan haklarına saygılı, gelir dağılımın mükemmel olduğu isveç’e hayran kaldı.

28 yaşında türkiye’ye dönerek üzeyir garih’le bankalar caddesi’nde vefai han’da bir göz odada ortaklık kurdu. 2000’de 46. kuruluş yılını kutlayan 6 bin çalışanlı alarko holding’in temeli atılmış oldu.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol