ibn i sina

babafingo
samanoğulları sarayı kâtiplerinden abdullah bin sina’nın oğlu olan ibni sina (asıl adı ebu ali el-hüseyni bin abdullah/bin sina’dır; batı’da avicenna adıyla tanınır), babasından, ünlü bilgin natili’den ve ismail zahit’den ders aldı. geometri (özellikle eukleides geometrisi), mantık, fıkıh, sarf, nahif, tıp, doğabilim üstüne çalışmalar yaptı. farabi’nin el-ibane’s\ aracılığıyla aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan buhara prensini iyileştirince (997) saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu. babası ölünce, cür-can’da şirazlı ebu muhammet’ten destek gördü, (tıp kanunu’nu cürcan’da yazdı). çağında tanınan bütün yunan filozoflarının anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir.
angelus
felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik alanlarında çalışmalar yapan bilgin.

gençliğinde geometri, mantık, fıkıh, fizik, kelam ve tıp alanlarında çalışmış, daha onaltı yaşında uzman hekim düzeyine yükselmiştir. çok sayıda eser yazmış olan ibn-i sina’nın en önemli eserleri arasında, tıp konusunda kanun fi’t-tıb; felsefe alanında kitabu’ş-şifa; felsefe sistemi üzerinde sonradan yaptığı değişikliklerden söz eden kitab’ul-işarat ve’t-tenbihat; psikolojiyle ilgili olan kitabu’n-nefs bulunur. eserleri birçok kez latinceye çevrilmiş olan ibn-i sina’nın felsefesi, yunan filozofları aristoteles ve plotinus’un etkileri yanı sıra, kendi özgün ve önemli katkılarını gözler önüne serer.

darth sidious


felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tip ve muzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarinda seckinlesmis olan, ibn sînâ (980-1037) matematik alaninda matematiksel terimlerin tanimlari ve astronomi alaninda ise duyarli gozlemlerin yapilmasi konulariyla ilgilenmistir. astroloji ve simyaya itibar etmemis, donusum kuraminin dogru olup olmadigini yapmis oldugu deneylerle arastirmis ve dogru olmadigi sonucuna ulasmistir. ibn sînâ’ya gore, her element sadece kendisine ozgu niteliklere sahiptir ve dolayisiyla daha degersiz metallerden altin ve gumus gibi daha degerli metallerin elde edilmesi mumkun degildir.

ibn sînâ, mekanikle de ilgilenmis ve bazi yonlerden aristoteles’in hareket anlayisini elestirmistir; bilindigi gibi, aristoteles, cismi hareket ettiren kuvvet ile cisim arasindaki temas ortadan kalktiginda, cismin hareketini surdurmesini saglayan etmenin ortam, yani hava oldugunu soyluyor ve havaya biri cisme direnme ve digeri cismi tasima olmak uzere birbiriyle bagdasmayacak iki gorev yukluyordu. ibn sînâ bu celisik durumu gormus, yapmis oldugu gozlemler sirasinda hava ile ruzgârin guclerini karsilastirmis ve aristoteles’in hakli olabilmesi icin havanin siddetinin ruzgârin siddetinden daha fazla olmasi gerektigi sonucuna varmistir; oysa meselâ bir bir agacin yakinindan gecen bir ok, agaca degmedigi surece, agacta ve yapraklarinda en ufak bir kipirdanma yaratmazken, ruzgar agaclari sallamakta ve hatta kokunden kopartabilmektedir; oyleyse havanin siddeti cisimleri tasimaya yeterli degildir.

ibn sînâ’ya aristoteles’in yanildigini gosterdikten sonra, kuvvetle cisim arasinda herhangi bir temas bulunmadiginda hareketin kesintiye ugramamasinin nedenini arastirmis ve bir nesneye kuvvet uygulandiktan sonra, kuvvetin etkisi ortadan kalksa bile nesnenin hareketini surdurmesinin nedeninin, kasri meyil (gudumlenmis egim), yani nesneye kazandirilan hareket etme istegi oldugunu sonucuna varmistir. ustelik ibn sînâ bu istegin surekli olduguna inanmaktadir; yani ona gore, ister oze âit olsun ister olmasin, bir defa kazanildi mi artik kaybolmaz. bu yaklasimiyla sonradan newton’da son bicimine kavusan eylemsizlik ilkesi’ne yaklastigi anlasilan ibn sînâ, ayni zamanda nesnenin ozelligine gore kazandigi gudumlenmis egimin de degisik olacagini belirtmistir. meselâ elimize bir tas, bir demir ve bir mantar parcasi alsak ve bunlari ayni kuvvetle firlatsak, her biri farkli uzakliklara dusecek, agir cismimler hafif cisimlere nispetle kuvvet kaynagindan cok daha uzaklasacaktir.

ibn sînâ’nin bu calismasi oldukca onemlidir; cunku 11. yuzyilda yasayan bir kimse olmasina karsin, yenicag mekanigi’ne yaklastigi gorulmektedir. onun bu dusunceleri, ceviriler yoluyla bati’ya da gecmis ve gudumlenmis egim terimi bati’da impetus terimiyle karsilanmistir.

ibn sînâ, her seyden once bir hekimdir ve bu alandaki calismalariyla taninmistir. tipla ilgili bircok eser kaleme almistir; bunlar arasinda ozellikle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat cekmektedir, ancak, ibn sînâ dendiginde, onun adiyla ozdeslesmis ve bati ulkelerinde 16. yuzyilin ve dogu ulkelerinde ise 19. yuzyilin baslarina kadar okunmus ve kullanilmis olan el-kânûn fî’t-tib (tip kanunu) adli eseri akla gelir. bes kitaptan olusan bu ansiklopedik eserin birinci kitab’i, anatomi ve koruyucu hekimlik, ikinci kitab’i basit ilaclar, ucuncu kitab’i patoloji, dorduncu kitab’i ilaclarla ve cerrâhî yontemlerle tedavi ve besinci kitab’i ise cesitli ilac terkipleriyle ilgili ayrintili bilgiler vermektedir.

islam tarihinde onemli adimlarin atildigi bir donemde bilim hususunda daha sonra gelisecek olan avrupa biliminde de onemli etkileri olacak olan ibn sina, gelistirdigi felsefeyle de daha sonralari bir cok islam alimi tarafindan da elestirilmistir.


kaynak: kimdir.gen.tr

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol