hegelin felsefesine doğrudan doğruya bağlanan felsefi ekollerin ve görüşlerin tümünü kapsayan isimdir.
hegelcilik
marksizm’deki felsefi öğe neredeyse tümüyle hegel’den alınmıştır ve o günden bugüne kadar marksistler tarafından hep hegel’in terminolojisiyle ifade edilmiştir. hegelciliğin merkezini oluşturan ve aynı zamanda marksizm için de temel değer olan düşüncelerin bir listesini vermeye değer diye düşünerek aşağı yazıyorum (çünkü hegel’i anlamak, marx’ın da köklerini anlamaktır aslında).
1-) gerçeklik bir durum değil, kesintisiz bir tarihsel süreçtir.
2-) gerçekliği anlamanın anahtarı, tarihsel değişmenin doğasını anlamaktır.
3-) tarihsel değişme rastgele değildir, keşfedilmesi mümkündür.
4-) keşfedilebilir olan değişme ve yasası, diyalektik ve onun sürekli yinelenen tez, antitez, sentez üçlü hareketidir.
5-) art arda gelen her durum kendi içindeki çelişkilerle son bulur, bu bir yabancılaşmadır.
6-) bu yabancılaşma bir süreçtir. insanın denetiminde değildir. süreç ileri doğru hareket eder ve yanında insanı da taşır.
7-) çelişkiler çözümlenene kadar süreç devam edecektir. süreç yabancılaşmayla birlikte yok olacak, değişmeyi harekete geçiren hiçbir güç kalmayacaktır.
8-) bu değişim süreci sona erip, değişimi sağlayan güç yok olduğunda insanoğlu ilk kez kendi başına kararlar alıp, yargılara varacaktır. değişim artık insanın elinde olacak, değişimleri insan yaratacaktır.
9-) böylece insan ilk kez özgür olacak ve istenilenin gerçekleştirlimesi olanaklı hale gelecektir.
10-) özgürlüğün varlığı ile insanların kendilerini gerçekleştirdikleri bu toplumda, liberallerin akıllarındaki gibi bireyler birbirinden bağımsız olmayacak, beraber hareket edip beraber yaşayacaklardır.
önemli not: marx, hegelcilikten etkilenmiş olmasına rağmen aynı zamanda hegel’in düşüncelerine karşıdır. bu on ’yasa’, ’düşünce’, ’ilke’, her ne derseniz o hegelciliktir, hegelcilik’in ürettikleridir; marksizm değil. fakat daha önce de belirttiğim gibi hegelcilik’i anlamadan marksizm’i anlayamazsınız.
1-) gerçeklik bir durum değil, kesintisiz bir tarihsel süreçtir.
2-) gerçekliği anlamanın anahtarı, tarihsel değişmenin doğasını anlamaktır.
3-) tarihsel değişme rastgele değildir, keşfedilmesi mümkündür.
4-) keşfedilebilir olan değişme ve yasası, diyalektik ve onun sürekli yinelenen tez, antitez, sentez üçlü hareketidir.
5-) art arda gelen her durum kendi içindeki çelişkilerle son bulur, bu bir yabancılaşmadır.
6-) bu yabancılaşma bir süreçtir. insanın denetiminde değildir. süreç ileri doğru hareket eder ve yanında insanı da taşır.
7-) çelişkiler çözümlenene kadar süreç devam edecektir. süreç yabancılaşmayla birlikte yok olacak, değişmeyi harekete geçiren hiçbir güç kalmayacaktır.
8-) bu değişim süreci sona erip, değişimi sağlayan güç yok olduğunda insanoğlu ilk kez kendi başına kararlar alıp, yargılara varacaktır. değişim artık insanın elinde olacak, değişimleri insan yaratacaktır.
9-) böylece insan ilk kez özgür olacak ve istenilenin gerçekleştirlimesi olanaklı hale gelecektir.
10-) özgürlüğün varlığı ile insanların kendilerini gerçekleştirdikleri bu toplumda, liberallerin akıllarındaki gibi bireyler birbirinden bağımsız olmayacak, beraber hareket edip beraber yaşayacaklardır.
önemli not: marx, hegelcilikten etkilenmiş olmasına rağmen aynı zamanda hegel’in düşüncelerine karşıdır. bu on ’yasa’, ’düşünce’, ’ilke’, her ne derseniz o hegelciliktir, hegelcilik’in ürettikleridir; marksizm değil. fakat daha önce de belirttiğim gibi hegelcilik’i anlamadan marksizm’i anlayamazsınız.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?