hakan günday

0 /
sitivreyvaugin
ve sadece piç’i baz alarak yapabileceğim yorum sudur, kitaptaki serseri imajını sanki kafasında öyle bir yere koymus ki hem ulasılmaz hemde ulasmak istemeyeceğin kadar , keskin hatları var, yani sadece gözlem yapmıs demek bile komik, demek istediğim , çok keskin hatlı karakterleri okurken beni acaip sıktı, karakterler gözlem yapılarak değil direkman hayal ürünü olarak yazılmamıs kasılmıs gibi geldi . ancak bütün karakterler bir bütün olsuturmaktaydı buradan da kitabı acele ile yazdığını her karakter üzerine oturup uzun uzun düsünmediği fikrine kapılmaktayım yani buda biraz türkiyede bu akımın öncüsüyüm yapıcı elestiri gelir kaktır gitsin mantığımı bilemiyorum zira kitap cıktığında lisedeydim yada lise yeni bitmisti, o dönem bu anlatı tarzı çıkan kaç roman var yada var mı su an net bilgim yok.

ama su var ki ben sadece bu kitabı baz alarak hakan gündayın fazlaca abartıldığını düsünmekteyim bunda romanda yer yer verdiği uç örnekler uç sahneler olabilir ama kazın ayağı öyle değil yani hakan hayal kurmus inanmamızı bekliyor gibi geldi bana, bir de bu kadar acımasız elestirmemin sebebi piçten önce gecenin sonuna yolculuğu okumus olmam oldu tabi ama gercekten sıkıcı bir anlatımı olduğunu her halukarda savunmaktayım sonuçta insan üslubunu kolay kolay değistiremez

not:ulan kitabı okuyalı neredeyse 3 sene olacak okuduğum sırada zaten sinirle ve sıkılarak hızla bitirip bana kitabı öneren sevgilime çemkirmistim yazınca iyice rahatladım.

sarhosatlarzamani
içinde ki her şeyi kinyas ve kayra’da kustuğunu düşündüğüm yazar. sonra ki romanlarını zihninde kalan safraya benzetiyorum. yine de piç, malafa ve azil okunmalıdır. son romanı az, en iyi kitabı değildir belki ancak kendisinin politik rengini ilk defa ortaya koyduğu romandır. 1976 doğumlu olduğu ve ilk romanı kinyas ve kayra’yı 2000 yılı gibi yayınladığı düşünülürse, en azından genç bir yazara destek anlamında takip edilesidir.
zerdust boabdil
bariz bir sekilde ryu murakami’yi taklit eden yazar. onun hayrani oldugunu hep dile getirse de bu etkilenmek degil resmen taklit etmektir... yazdigi kitaplarin konularindan tutun da yazim stiline kdr ayni resmen. kinyas ve kayra’yi okumadan once ryu murakami’den emanet dolabi bebekleri okunmalidir. dediklerim daha ii anlasilir.
nick nicki nickince
gereğinden fazla abartılan yazar. türkiye’de değil de edebiyat zevki biraz gelişmiş herhangi bir toplumda ve türkçe değil de herhangi bir köklü edebiyatı olan dilde yazsaydı esamesi bile okunmazdı.
independence
sanirim sozlukte sadece benim okumadigim ki$iymi$ kendisi, hatta oyle ki bu yazarin ismini bile ilk defa duydugum icin di$lanacakmi$im gibi hissediyorum, benim cahilligim olarak kalsin o da.

en kisa zamanda bir kitabini edinip okumak farz oldu anla$ilan, toplumdan di$lanmamak lazim.
karamela
söyleşisine katılıp da yüzünü görünceye değin gerçekten varolabileceğine inanmadığım yazar. sohbet edemediğim halde yıllardır tanıyormuşum gibi hissettiğim adam.
iki yıldır istanbul modern’de oluyor söyleşileri, en sonuncusu da 4 ağustos’ta gerçekleşti. "her yıl bir kitap!" diyerek bizi kendisine daha da çok bağlayan yazarı takip edin, okuyun.
mauseni kedi yesin
piç romanın yazarıdır. piç kitabını okuduktan sonra tanıdım. mükemmel bir anlatımı var. sıkılmadan gayet zevkli bir şekilde okunabilecek eserler veren yazardır.
afgan
genç yaşında bu üne kavuşmasının getirdiği bir ukalalık görülüyor kinyas ve kayra’dan sonra.

ancak bu ukalalık öyle bir olgu ki kime yakışacağını çok iyi biliyor ve hakan günday eserlerinde bunu fazlasıyla belli ediyor.

ancak bir adım daha yükselmesi lazım. malum, bir chuck palahniuk kolay olunmuyor..
emma the gold one
üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek bir adam. kendi bile şaşırıyordur buna çok eminim. yazı dili çok sıradan ve bir o kadar farklı. yazma heveslisi, yazmadan duramayan kişilerin bazı ortak yaşam alanları ve anları vardır ya hani, işte bunca ortaklık içinde siz böyle güzel yazamıyorsanız ve karşınızdaki yazdıkça ’heh! heh! tam da bu! ’ diye heyecanlanıyorsanız, yapacak bir şey kalmamıştır artık peygamber ilân etmekten başka.

herkes aynı şeyleri yaşayabilir ama bu herkeste aynı dili geliştiremez. rispekt.
sipsi
ruhumu sıkıp sıkıp bırakan sonra durup tekrar sıkan, kendi halinde bırakamayan beynimde seksek oynayan yazar.

’dünyada iki tür insan vardır. neden yaşadığını bilenler ve boşlukta düşenler. insanda iki tür dünya vardır. gerçek ve hayal.’
misil
yazdıklarının birçoğunu okuduktan sonra not etsem de, işte bu desem de, kendinden zerre haz etmediğim yazar. önyargım sonsuz. sigaralı pozlarıyla tam olarak hitap etmeyi amaçladığı kitleyle özdeşleşmiş durumda.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol