günümuzde mutluluk

eger cehenneme dogru ilerliyorsan durma devam et
mutluluk; henüz ne olup ne olmadığı bile net olarak tanımlanmamış, tanımlanamayacak bir olgudur. bir kere kesinliği yoktur. değişkendir; kişiden kişiye ve zamana göre değişkenlik gösterir. mutluluğun günümüzdeki versiyonunu incelemeden önce mutluluğun ne olduğunu bilmek gerekir. felsefe ise binlerce yıldır bu sorunun cevabını aramakta.

mutluluğun resmini çizemiyor olmamız, mululuk hakkında bir fikir yürütemeyeceğimiz anlamına gelmiyor elbette. zamana göre değişen değerler ve tasnif öğeleri, kişisel ve toplumsal öncelikler, gelenekler ve yaşam tarzları, hepsi mutluluğun kriterleridir. meseleye "günümüz" ekseninden yaklaşıyorsak, değişen ve gelişen teknolojiyi, değer yargılarını hesaba katmamız gerekir.

jean jacques rousseau, zaman ilerledikçe mutluluğun azalacağına inananlardandı. ona göre gönül, kalp; akıldan önce geliyordu ve gelişen teknoloji, değişen değer yargıları insnaları kitlesel bir mutsuzluğa doğru itiyordu.

tüm bunlardan sonra benim fikrimi soracak olursanız rahatlıkla söyleyebilirim ki, insanlık mutluluğu yakalamak adına daha da fazla mutsuzlaşıyor. bireysel mutluluk; kitlesel mutluluğa feda ediliyor. insanlık "biz" değil; "ben" olma yolunda.

bugün teknolojik olarak ileri olduğunu düşündüğümüz toplumların iki ayrı özelliğine bir gözlükten bakmanızı rica ediyorum. "ego" ve "mutluluk".. tüm toplumsal değerler, tüm günlük meşgaleler.. en basitinden reklamlar... şöyle bir inceleyin, nasıl da bireyi tanrılaştırma yolunda!

insanlığa tanrı lazım... biz de kendi kendimizin tanrısı olmalıyız değil mi? kendi kendimizin tanrısı olalım ki sonsuz mutluluğu yakalayalım değil mi?

içimiz acısın ey insanlık. içimiz acısın. bir geriye bakıp acı acı gülümseyelim, ya da ileri bakıp zarı zarı ağlayalım.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol