samuel beckettın en çok tanınan eseridir godotyu beklerken. gülünçlük ve tekrar üzerine temellenen ve absürd tiyatronun şaheseri olarak kabul edilen bu oyun, dünyaya ve insana ilişkin geleneksel ve yaygın kabulleri derinden sarsar. aristotelesten beri tiyatroya egemen olan kuralların, bu oyun için hiçbir geçerliği yoktur. herhangi bir olayın dile getirilmesi, aksiyonun yükselmesi, alçalması ve çözüm noktasına ulaşması söz konusu değildir. çünkü bu oyunda, bir olayın hikayesi yer almaz.
hiçbir yere götürmeyen bir yolun kenarında, yaprakları dökülmüş bir ağacın altında, yarı berduş yarı palyaço iki acayip insan, yani vladimir ve estragon, hiçbir zaman gelmeyecek olan godotyu beklerler. birinci ve daha sonra ikinci perdede bir çocuk onlara didi ve gogonun (kendilerini böyle adlandırmaktadırlar) ertesi güne kadar beklemeleri gerektiğini belirten bir mektup getirir. ama beklenen gerçekleşmez ve birbirlerine, efendi ile köle arasındaki şiddet ilişkisiyle bağlamış iki garip ve beklenmeyen kişi, yani pozzo ile lucky ortaya çıkar. bu kişiler ikinci perdede görüldüklerinde, zamanın gaddar akışıyla düşkünleşmiş ve yaşlanmış haldedirler. efendi kör, köle de dilsiz olmuştur. vladimir ve estragon ise değişmemiştir. onlar bir şiddet ve egemenlik ilişkisiyle birbirlerine bağlı değildir ve sadece birlikte beklemek olan kaderlerini kabul etmişlerdir.
oyunda tek tük aksiyona da rastlanır; kişiler ayakkabılarla ve şapkalarla oynar veya intihar etmeye çalışırlar. ama hiçbir şey değişikliğe uğramadan kendini benzeyen bir günün sonu gelmezliğini ortadan kaldıramaz. pozzo "bir gün doğduk ve bir gün öleceğiz; bu aynı andır" der. seyirci belki de tanrının son imgesi, ulaşılabilir bir gerçeklik mi, yoksa onların hayal gücünün bir ürünü mü olduğunu hiçbir zaman bilemeyecektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?