fuck

en sevdiğim kelimedir belkide. en az anlamı kadar söylenişi de iştah açıcıdır.

fuck !!

ingilizcede malesef bizim gibi kallavi küfürler olmadığı için önüne ve arkasına gelen kelimelerle gariban ingilizlerin küfür kelimesidir.
fuck’a basmayın dikkat edin.

genelde küfür olarak kullanılır.
(bkz: siktir git)
küfür dışında çok fazla anlamı bulunmaktadır. burdan devam edin.
http://tinyurl.com/5wzhss6

ingilizlerin, amerikalıların naber yerine bile kullandıkları sözcük.

(bkz: jesus fucking christ)

kelimenin menşei için:

http://www.cezmikalorifer.com/site/?p=262

rivayete göre 16.yyda ingilterede nüfus çok azalınca kral tüm erkek ve kadınlara ’çoğalın’ der. fuck; yani fornicate under command of the king burdan gelir.

hatta bu ’çoğalma’ için hapishanedeki fahişeler kullanılıyor imiş.

edit: oha!

sansürlenmiş hali için:

(bkz: very)

isim, sıfat, fiil... ingilizcede her birinin yerine ayrı ayrı kullanabildiğiniz ayrıcalıklı esnek kelime.

(bkz: heck)

ecnebi dilinde bir sevgi sozcugudur. iltifat gibi bir sey.

fuck. you’ re fuckin amazin, fuckin beautiful, fuckin lovely, fuckin cute seklinde uzar gider.

kızma ünlemlerinde yabancıların kullandığı kelimedir.

(bkz: faka basmak)

şehrin azizleri’filminde milyarlarca kez söylendiğini düşündüğüm sözcük

-fuckin
-what the fucking
-who the fuck
-fuck this fucking
-how did you two fucking fucks
-fuck off..

pamuk prenses 2 adlı filmde menseyi ve cıkıs noktası guzelce anlatılan kelime...

kostebek filminde milyonlarca kez soylendigini dusundugum sozcuk.

ingilizcenin tek ele avuca gelen küfürüdür. galiba ba$ka küfürleri de yok. ass hole var bir de. onu da türkçemizin küfürleriyle kıyaslarsak ağzına sıçim gibi bi$eydir. sallanmaz yani.

(bkz: jump da fuck up)

2005 yapımı, sansürü konu alan belgesel-film. ayrıca içerisinde 629 ile en çok fuck kelimesi geçen yapım. dakika başına 6.76 fuck demek oluyor bu.