fatsa

quantitatif
sahilde ufak salaş bir meyhanesi vardı.yürürken aksayan bir de sahibi.gül ağacı fıçılarında saklanmış biralarını ve tuza batmiş fıstığını yerken hiçbir şeye özlem duymazsınız.bir de bıyıkları içtiği samsun cigarasından sararmış,konuşurken titreyen kasketli amcanın malum günlere değinen sohbeti mezelerin en lezzetlisidir.bilmem hala ordalar mı?sanırım biraz modernleşti oralarda.artık denizle insanlar arasından kalın bir yol geçemekte.ama hala asırlık ağaçları durur, göğüslerini rüzgara gere gere.ve hala eski günlerinin hatıralarını yüzlerindeki çizgilerde saklayan solçular.saklanır gibi dururlar ama sakınırlar.korkularını denizden gelen meltemlere nefes alıp verirler.bulutlar kadar yoğundur yüreklerinde ki duygular.bundandır sık sık yağmur yağması.hatta güneşli bir günün öğlesinde bile gök dayanamaz ağlar da verir sıkıntısını.çakal düğünü diye anılır bu saatler.az sonra nelerin olacağını anlarsınız,zaten her kez uzman gibidir hava durumunda.asıl köylerinden gelir bu özlem.fatsa köylerden gelen ırmakların en verimli ovasında kurulmuştur.ırmaklar mı?aksa yukarı aksa.vermem seni ellere ’ordu’ üstüme aksa.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol