bazi sarki sozleri vardir ki, sadece insanlari uzmek icin yazildigini dusunursunuz bazen. dinlediginizde gogsunuzun ortasina kocaman bir fil oturuverir. bazen hayallerinize, bazen umudunuza, bazense yureginize birer ok gibi saplanir sozcukler.
ezginin günlüğünun şehir adli sarkisi tam da boyle bir sarki:
***
yeni bir ülke bulamazsın
başka bir deniz bulamazsın
bu şehir ardından gelecektir
sen yine aynı sokakta dolaşacaksın
aynı mahallede kocayacaksın
yeni bir ülke bulamazsın
başka bir deniz bulamazsın
bu şehir arkandan gelecektir
aynı evde kır düşecek saçlarına
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin
geleceksin bu şehre sonunda
başka birşey umma
başka şey umma ! ! !
***
birkac yil sonra yurtdisina gitmek ve en az birkac yil orada yasamak gibi bir planim var, birazi istek buyuk kismi ise zorunluluk. ıste ne zaman bu sarkiyi dinlesem, yurtdisina gitsem bile hayatimda hicbirseyin degismeyecegi ihtimali gelir aklima. baska renk ve sekillerde olsa da ayni acilarla yuzlesmek zorunda kalabilecegimi, bedensel olarak ayrilsam da bu topraklardan ruhumu yanimda goturemeyecegimi bir tokat gibi carpar yuzume. acitir.
****************
bir de "sarikamis ustunde kar, kar altinda mehmedim yatar" diye baslayan bir sarıkamış türküsü vardir. her dinledigimde gozlerim yasarir. belki agittir ama bu kadar agir olmaya hakki yok, olmamali.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?