hakkında yazmak istemiyordum ya, bunca yorum yazılınca, okumayacağını bilerekten de yazmayı farz bildiğim futbolcudur.
evet, kendisini galatasarayda izledik, beğendik, sevdik, öğrendik. fiziğiyle tekniğini birleştiren, oyun okumadaki becerisini gösterebilen, oyun içindeki hırsını topa yönlendiren, futbolu seven biri olarak belledik..
inter e gitti, hiç bir sorumsuzluğu, amatör yöneticiliği, süperstar olma çabasında görülen artizliğini önemsemedik. önemli olan sahaya çıktığında; herhangi bir futbolcudan daha çok dirençli, özverili, çabalı, artısında hırslı, hızlı ve yetenekli olduğuydu bizim için... önemli olan çime ayak bastığında, herhangi bir insan kadar doğal, ama herhangi bir futbolcu olamayacak kadar da inatçı oluşuydu... futbolun olmazsa olmaz özgüvenini sahaya akıttığıydı.. alnımızın akı diye her ortamda anlattığımızdı... emre mizdi, bir gün gelmesini isteyerek, gelmemesinden övünçle bahsetmemizdi...
newcastle a gitti. olmadık bir takım kurdular, zaten olmayacak işlere imza attıklarını da öğrenmiş olduk bir süre sonra... oyuncu isimleriyle olmayacağını, oyunculuğun isimle olmayacağını gördük ki, ülkemize baktıkça nefret ettik futboldan, saf bir holiganizmle sarıldık takımımızın galibiyetine... yense dedik, yeter bize... futbolun güzelliği kimin neyine?
ve vasatlığın, ortalamalığın en asil devrini yaşadığı günümüzde, bir de baktık ki emre, bizim emre, aldırmadan küreselleşmenin garip bilimine; başarılı olmanın, efsane olmamanın keyfine, herhangi bir takımın dişlilerinden biri olmayı seçti.. elinden ne gelirse yapan, yenilmemek için, bir futbolcu, yok yok, bir star oldu gözümüzde... ingiltere dediysek de, premier lig dediysek de, çok da benimsenmedi futbola hasretimizde! o artık vasat bir takımın vasat bir futbolcusuydu, takımı için her şeyi yapan! her takımda oynayabilecek kadar profosyonel, her takımda aynı şeyi yapacak kadar amatör!
şimdi anlıyoruz ki, bencillik, bir duygu değil, bencillik baştanaşağı bir hayat seyri günümüzde.. ve bunun somutlandığı bir küfürde, seyrediyoruz arasıra gollerimizi de, açıyoruz ilkelliğimizin en atik sinirini de, bakmıyoruz bile ümit de, emre de, ibrahim de!
bir başka seyrin özleminde(ne bileyim, bir efsanenin topu kaleye nişanlayıp saha dışına atmasıydı, ata ata atabilmesiydi bizim isteğimiz, yapa yapa ceza sahasına "herhangi" bir orta değil, o kadar da, basit değiliz-ki öyle miydi-?) bekliyorduk biz, bir başka keyfin "keder" inde, başarısızlığın başarıya mümkün öfkesinde... hiç ummamış, olmamış, söylemeye dilimizi yakıştırmamıştık, herkes kadar topa yön gösterebilmeye! bir metalin en soğuk seyrindeyiz artık, sıcak yakar beynimizi de!
emre derken, bahsetmişlerdi üstte, bir ortasahanın, her an gerisinde! biz çizgilere biraz da bakmamanın keyfinde!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?