mevcut halinden bîhaber olunan kurum.
"mevcut anayasa değişiklik paketini okuyup inceledik mi?" diye sormak istiyorum. çünkü şayet okuyup incelenseydi şunlar görülecekti:
1. mevcut sistemde adalet bakanı ve müsteşar azınlıkta kalmakla birlikte daha etkin iken ve hsyk üyelerinin devamlı şikayet ettikleri "müsteşar katılmadığında toplantılar yapılamıyor" durumu varken, değişiklik ile birlikte adalet bakanı, oluşturulan üç daireden hiçbirine katılmıyor. müsteşar ise, kurulun tabii üyesi olarak üç daireden birisinde toplantılara katılıyor.
hsyknın bağımsız olmasını, hsykdan bakan ve müsteşarın çıkarılması veya etkinliğinin azaltılması olarak düşünenler; hangi sistemi tercih etmelidir? yeni hsyk, dile getirdikleri bağımsız hsykya daha yakın değil mi?
2. hsyknın kendine ait bir binasının, ayrı bir bütçesinin ve sekretaryasının olmaması; türkiyenin konu hakkında bilgili kesimleri tarafından her daim eleştirilmiştir. değişiklik paketiyle birlikte hsyk, kendisine ait bir bütçeye, kendine ait bir binaya ve kendilerinin emrinde bir sekretaryaya kavuşuyor! bu getirilenler, hem rahat çalışabilmenin, hem de bağımsız karar verebilmenin imkanını sağlamıyor mu?
3. yeni paket ile, müfettişlerin doğrudan hsykya bağlı olarak teftiş yapmaları, adalet bakanlığı ile bağlarının kalmaması, yani teftiş sisteminin daha bağımsız bir yapıya kavuşturulmasının önü açılıyor. yani, tam da şikayet edilen ciddi bir sorun giderilmiş oluyor. adalet bakanlığının müfettişleri ise yalnızca adalet bakanlığının idari personelini ve cumhuriyet savcılarının idari denetimlerini denetleyecek. dolayısıyla adalet bakanlığı müfettişlerinin doğrudan yargı ile ilişkili olmadığı ortada. buna rağmen adalet müfettişlerinin varlığını eleştirmek ya cehaletle ya da kötü niyetle açıklanabilir. her bakanlığın bir teftiş kurulu ve müfettişleri olduğu gibi adalet bakanlığının da müfettişleri elbette olacaktır. önemli olan bu müfettişlerin, hâkim ve savcıları yargısal işlemleri açısından denetleyememesidir.
4. hsyk üyelerinin seçiminde, ilk derece mahkemelerde görevli hâkim ve savcıların oylarıyla tam 10 üye seçiliyor. yüksek mahkeme üyesi olmayan hâkim ve savcılar, kendi varlıklarının hatırlanması ve değer verilmesinden son derece memnun. yargıtay ve danıştayın önerdiği adaylar arasından cumhurbaşkanı tarafından atama işlemi kaldırılıyor ve doğrudan seçim benimseniyor.
5. hatırlayacak olursanız artık cumhurbaşkanlarını halk seçecek ve halkın seçtiği cumhurbaşkanı da 22 üyeden sadece 4ünü seçecek. doğrudan halkın seçeceği cumhurbaşkanı tarafından sadece 4 üyenin seçilmesi hem demokratik meşruiyet, hem bağımsızlık hem de tarafsızlık açısından son derece isabetli bir tercih değil midir?
evet, 12 eylül 2010 tarihi hızla yaklaşıyor ve 13 eylül 2010 tarihinde üzüleceğim tek bir şer olacak... anayasa değişiklik paketini okumadan, incelemeden ve anlamadan; kulaktan dolma bilgi, iftira ve yalanlarla hayır oyu verecek olanlar... evet, onların bu haline üzüleceğim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?