yol

the wall
yollar geçiyoruz geride bir silüetin parçalanmı$ kırıntılarını bırakarak.. her seferinde sonunda güne$li bir öğleden sonrasını hissetmeyi umarken, rüzgarlı bir sabahla kar$ıla$tığımız.. yollar eksiltiyoruz kalibreden geçen saniyelerin yıllara dönü$mesini bekleyerek ve bu sırada, araya hayat denilen mana arsızını tıkı$tırırken.. yollar sayıyoruz.. zihnimizdeki dü$ünsel bo$lukların aralarına sızan, tahammülü zor gemici fenerlerinin ı$ığından saklanmaya çalı$ırken.. yollar buluyoruz.. en fazla metanet isteyenin hemen önümüzde varolan son yol olduğunu dü$ünüp; bu konuda, kendimize varolan saygıyı da minimalize etme seansı düzenlerken..

ve sen.. ve ben.. ve o.. hem de fark kelimesine mana ihtiva ettiremezken.. hem de ba$armı$ken aynı oksijenin içindeki karbondioksit miktarı ile oynamayı.. hem de hissetmi$ken senin, benim ve onun; bu oyunda sahip olduğu mevkinin, nevimiz tarafından bize biçilen ve bilinçsiz olasılıklara tanım sınırlandırması yaptırırken olu$an varsayım lar olduğunu anlamı$ken.. hem de, acı çekmenin her kalpte ya$attığı milimetrik sapmalara rağmen, bize ait sansürü kaldırılmı$ bir perde olduğunu bilirken.. hem de, bir gün aynı güne$li gün özlemiyle bitecek olan yolun, aynı yere çıktığının anlamanın verdiği $a$kınlığı, birbirimizin gözlerinin içine bakarak atmaya çalı$ırken..

ayırıyoruz yolları..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol