çok keyifle okunabilen bir kitaptır.annelerin kullandığı artık klasik haline gelen ifadelere yer vermiştir zeki kayahan coşkun ve onlar şunlardır..
seni doğuracağıma taş doğursaydım:benim için değersizsin,yıkıl karşımdan kemçük ağızlı,acayip öfkeliyim sana ve bir an için nefret ediyorum senden...bütün ısrara rağmen kasaba kıyma almaya gitmeyen bir çocuğa söylenebilir bu...eve geç saatte gelmeyi alışkanlık edene de...yüksek sesle müzik dinleyip,üst kattaki komşusunun şikayete gelmesinin müsebbibi olan çocuğa da söylenmiştir...biyolojik gerçeğe dayanmayan,dayansa da çok acıtacağı aşikar olan(bkz.böbrek taşı denilen şuncazcık taş için çekilen acı)bu eyleme heves etme,annenin çözümsüz kaldığının kanıtıdır...
senin çocukların da aynısını sana yapsın inşallah:delirttin beni delirttin...ömrümü yedin,bitirdin anlamındadır...odasını toplamayan şöyle kalsın,evi de dağıtan...yatağında yemek yiyen...portakal kabuğundan kül tablası yapan ve bunu da çöpe atmayan...diş macununun kapağını açık bırakan..mermere limon damlatan...tam evden çıkmışken evde bir şey unuttuğunu fark edip geri dönen,üşengeçlikten veya zamansızlıktan unuttuğunu ayakkabılarını çıkarmadan alıp hızla evden ayrılan çocuklara sık sık söylenir...tamam da...eğer annenin annesi de kızına böyle bir serzenişte bulunmuşsa,çocuğun böyle davranmasının sorumlusu anneannedir...bütün anneler karar alıp,kullanmazsa bu söylemi,bence en fıstık önlem alınmış olur...bir daha da tatsızlık yaşanmaz...
hep babanın tarafını tut sen:annenin kendi galibiyetiyle sonuçlanması için yanıp tutuştuğu ve bu uğurda tüm kozlarını ortaya sürdüğü tartışmada,çocuğun babasını haklı görmesinin annece bir türlü benimsenememesidir...çocuk bu anlatım biçimiyle etki altında kalıp,taraf değiştirsin istenir ama nafiledir...sezar’ın hakkı sezar’adır...
benim günahım neydi de:geniş bir kullanım alanı vardır..devamına yapılan eklemeler farklılık gösterse de,daha ziyade’’senin gibi bir çocuk doğurdum’’en bol tüketilendir...çocuğun yüzüne karşı veya arkasından söylenebilir...bazen anne,civarında kimse yokken de’’benim günahım neydi de’’ile başlayan serzenişlerde bulunabilir...rahatlatıcı özelliğe sahiptir...
bana anne deme:bir sinir harbi sonrasında,çocuğun ilk anne diye seslenişinde(ki genelde çocuk anneye muhtaç duruma düşer ve bir şey isteyecektir)beliren garipliktir...hemen ardından çocuğun’’peki ne diyeyim?’’sorusu gelir...’’teyze olur mu’’dimağı zorlayan,iğreti bir çocuk şakasıdır..pişkince,bir süre teyze,baba,yenge vs...hitabını kullananlar da az değildir...
kanser ettiniz beni:kanser teşhisi koymak vakit alırken,annenin en ufak sıkıntısında zırt ve pırt bunu söylemesi;kendi kendinin doktoru olmasıdır...zaten anneler hastalıklarını sesli geçiren kişilerdir:
-ay başım ağrıyor...
-kolumu şöyle yapamıyorum...(e yapma sen de!)
-felç oluyorum...(nasıl anlıyorsa)
-kalbim çok kötü...
-boynum...a...aa...ay tutuldu...vs...
rahatsızlık anında anne dışında kalanlar;susarak,ilaçlarını alıp düzelmeyi bekleyerek,uyuyarak zamanı değerlendirirken,nedense anneler daima sayıklama halindedir...
kızdım mı adım kızdı oluyor:süreki bağıran,öfkelenen annenin kararsız kalmasıdır...bir nevi vicdan muhasebesidir...
öleyim de kurtulun benden:allah muhafaza...o nasıl laf?..ağır ajitasyon ihtiva eder...çocuk üzerinde çok etkileyicidir...’’ya gerçek olursa bu temenni’’düşüncesi,çocuğu kuzuya çevirebilir...
sen de kulağını buraya verme:anne arkadaşlarını eve doldurmuştur...vır vır vırdır...veyahut da televizyonun sesini fazla açmıştır...ders çalışan,kitap okuyan çocuk sessizlik talep ettiğinde,annenin cevabı bu şekildedir...amenna da...kulak bünyeden bağımsız hareket edebilen,ayrıca kontrölü olan bir yapıda değildir ki...yoksa muhteşem olurdu istendiğinde duymayabilen kulaklar...
kime çektin sen bilmem ki:muadili’’hep babanın tarafına çekmişsin’’dir...çocuğun çirkin davranışlarından,annenin kendini mesul tutmamasıdır...genetik kurama aykırıdır...
onu beni azarlarken düşünecektin:anneyle kavga edilmiştir...küsülmüştür...tüm yanaktan öpmeler,anneye sırnaşmalar işe yaramamaktadır...anne ketum tavrından ödün vermeyecek kıvamdadır,arada güler gibi olur,anında toparlar...tam da bu anda,ütülenmesi gereken gömlek,yıkanması gereken kot vb...annenin tarafını tutar...ve annenin eline enfes bir fırsat geçmiştir...’’onu beni azarlarken düşünecektin’’dese de,neyse yapılması icap eden yapar...ne güzeldir onlar...ütülü gömleği teslim ederken’’ne varsa annende var’’gömlekten daha sıcaktır,barışı sağlar...
seni alan üç gün sonra geri getirir:savsak kız çocuklarına söylenir çoğu kez...ev işlerinde annesine yardım etmeyen,’’şunu alıp,şuraya koymayan’’kız çocukları,annelerinin bu derin öngörüleriyle evlenirler...geri falan da getirilmezler...yani en azından bu sebep dolayısıyla...
yaptığın banaysa öğrendiğin sana:ev işlerinden hoşlanmayan kız çocuklarının terbiye kırbacıdır...can yakmaz...
sen dururken ben mi gideyim ekmek almaya:ekmek olmaz,yoğurt olur...yoğurt olmaz,yufka olur...ama olur...hep de seyredilen en güzel filmde,evin bir ihtiyacı ortaya çıkar...televizyonu bırakmak istemeyen çocuk,ikna edilmeye çalışılır...dönemin kent çocuklarının böyle bir derdi yoktur...apartman görevlisi günde iki defa servis yapmaktadır çünkü...servis saati değilse,diafon kullanılır,ihtiyaç giderilir...hey gidi günler heydir...
seni 9 ay karnımda taşıdım ben:hiç şık değildir...hiçbir zaman şık olmayan,olamayan diğer başa kakmalar gibi...teşekkür ederim deyip geçilmelidir...
kimin çocuğuna gülüp kınadıysam başıma geldi:annenin olayı abartması,birebin katmasıdır...ve aslında doğrusu;’’kimin çocuğuna gülüp,kimin çocuğunu kınadıysam başıma geldi’’dir...ama serzeniş pozisyonundayken anlatım bozuklukları önemsizdir...
hep sen yüz veriyorsun buna:anne ve baba ortak olarak faydalanabilir bu ifadeden...çocuğun hatasının kaynağı anneye göre baba,babaya göre annedir...çocuğa göre ise sorun yoktur...güllük gülistanlıktır atmosfer,kuşlar şen şakrak,kangurular kadirşinastır bazı bazı...
gün yüzü göstermediniz bana:’’kanser ettiniz beni’’nin saz arkadaşlarıdır...eksikliğinde yerini alır...
sana da iyilik yaramıyor:fallafoş yapılmış ütü,iyi demlenmemiş çay,kuş üzümü olmasın lütfen ricasına karşın,kuş üzümü koyulan zeytinyağlı sarma vb...kusurlu anne hizmetlerinde çocuğun beğenmeyişini dillendirilmesinin ardından,annenin umursamamasıdır...anne serzenişte bulunurken,karşılık vermemek gerekir...’’sus anneye cevap verilmez’’doğru bir yaklaşımdır...cevap verme halinde konu uzar;tartışmaya,günler süren dargınlığa dönüşebili...annenin darılması ise hayatın altüst olmasıdır...’’onu beni azarlarken düşünecektin’’kısmında anlatılan zorluklar ve sessiz anne tepkileri can sıkar...telefon gelir söylemez misal...yok sayar...hapşırınca’’çok yaşa’’dememesi bile üzüntü verir çocuğa...annem yaşamamı istemeyecek kadar öfkeli bana,düşüncesi hüzünlüdür...ama bilinmelidir ki,bir anne ne kadar tepkili olursa olsun,içinden’’çok yaşa’’demeden duramaz...bir ihtimal kabul olur diye...çocuklar hep çok yaşasın diye...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?