prison sağmalcılar

aytunc
3-sabah beklediğinden daha erken gelmişti sanki hidir için. başgardiyan sabah içtiması için koğuşa girdiğinde tüm koğuş çoktan hazıola girmiş, bekliyorlardı . başgardiyan selamınaleyküm ibneler dedi sırıtarak. bir yandan da elindeki copu sallıyordu titreşerek bekleyen koğuş ahalisinin gözlerine doğru. koğuşta tam bir ölüm sessizliği hakimdi. hidir tam bişeyler sölicekmiş gibi ağzını açmıştı ki mücahit kaş göz işareti yaparak susmasını söyledi. ne kaş göz yapıyon lavuk dememek için kendini zor tuttu hidir. ilk günden papaz olmamalıydı etraftakilerle. eğer kardeşiyle buradan sağ salim çıkmak istiyosa buradakilerle hatta şu başgardiyan denilen pezevenkle iyi geçinmeliydi. sabah içtiması başgardiyanın koğuştaki herkesi saydıktan sonra a... koyiim hepinizin diye küfrederek koğuşu terketmesiyle son buldu.

kapı kapanır kapanmaz mücahit koştu geldi hidir’in yanına. abi napıyosun bu adamla şaka olmaz ebemizi ziker valla diye uyardı hidir’i. o sırada zühtü de kardeşinin yanında yerini almıştı. hidir sakin ol evladım dedi usulca. burası bildiğin gibi bir yer değil. hadi len dedi hidir. ateş olsa şeyim kadar yer yakar. mücahit ve zühtü aynı anda sordular. neyin kadar?
hidir bir an şaşrımış gibi görünse de çabuk toparladı. şeyim kadar ulan, şeyim kadar. sonra aradığı kelimeyi bulmuş gibi yüzünde bir aydınlanmayla götüm kadar diye bitirdi cümlesini. o sırada tüm koğuş bir anda yaptıkları işi bırakarak ona döndüler. koğuş tam bir sessizliğe bürünmüştü bir anda. hatta bir iki kişinin yalandığını bile gördüğünü sandı hidir. zühtü hemen kardeşinin koluna girerek onu bir köşeye çekti. olum napıyosun sen manyak mısın. buradakiler kaç yıldır kadın yüzü görmediler biliyo musun. öyle göt möt deme ortalık yerde. ağzına sıçarlar valla. aslında sıçsalar iyi dedi fısıltıyla. üstelik ne oldu sana böyle olum. sen kendi halinde efendi bi çocuktun. ne böyle bıçkın kareketler felan. hidir abisine döndü. abi buralarda bıçkın görüneceksin. belalı gibi duruyom ki saygı göreyim yoksa zati sıçtığımızın resmidir. yok olum yapma diyom işte.kendini yakacan bişey değil beni de yakacan durduk yere diye söylendi zühtü. günün kalan bölümünde ikisi de etliye sütlüye karışmadılar.bir kaç gün böyle problemsiz geçti. bu arada hidir bir plan yapmak için bütün ayrıntıları kafasına çizmeye devam ediyordu. gardiyanların geliş-gidiş saatleri, sayımlar, yatış saati, bahçe izni falan hepsini not ediyordu. bu ayrıntılar kaçmak için kendilerine lazım olacaktı elbette.

sağmalcılara girdiğinin üçüncü günüydü. akşam yemeklerini yemişler ranzalarına oturmuş sohbet ediyorlardı. derken başgardiyan hışım gibi koğuşa girerek eliyle bir bir işaret etmeye başladı mahkumları. sen,sen, sen ve sen hazırlanın banyo sıranız geldi. hidir günlerdir yıkanmadığını ve artık kokarca gibi koktuğunu hatırladı banyoyu duyunca. sonunda insan gibi bir muamele ile karşılaşacaktı. apar topar ranzadan aşağı inerek seçilen diğerleri ile birlikte sıraya girdi. abisi karşısında ağlamaklı gözlerle ona bakıyor ve bişeyler söylemek istiyodu sanki. diğerlerinin yüzünde ise garip bir tebessüm vardı. başta buna bir anlam verememişti hidir ama herhalde kendilerinden sonra sıra onlara geleceği için sevinçli olmalıydılar.

devam edecek...yani eder herhalde...
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol