şimşekler biriktirmiştim gözlerimde
gürleyecektim, ağır geldi tüm kelimeler dilime
sessizce yağabildim sadece sıcak sıcak
toprak koktu tenin gibi
dilini yutmuş, odalara bölmüşken aklını
“beni susarken bölme” desen kaç yazar eksiğine
en fazla çığlıklarımın yankılandığı
bir oda daha eklersin ruhuna
susmak senin isyan biçimindi
benimse ömrüme atılan çentik
sessizlikten öleceğim sanırdım
gözlerin konuşmasaydı…
karşılıklı iki aynaydık
kendi kalabalığımızda kaybettik birbirimizi
şimdi tüm sırlar dökülse de
çıplak kalamayacak kadar suçluyuz
kırık ayna uğursuzluğunu yüklenmişken
hangi aynayı yakıştırsam yüzüme
sancılarım dökülür sesimden
sek sek sanmışken aşkı
gözden kalbe, kalpten kaleme tek ayak geçerken
sendeleyip düşmek mızıkçılık sayılsa da
düşüşü en keyifli oyundu sevda
ve pansumansız yaralarımızdı ispatı
ömrümün hastalığıydı rüzgarlar
ağrısı dinmedi saç diplerimde
köprü altı ayyaşlığına sığınıp vazgeçtim adreslerden
avucumun içinde saklıyken ölüm
duraklar hep, aklımda saklı gözlerine çıktı
ölüm bile merhemim olmadı sardunya katmerleri kadar
çığlıklarımın özrünü sebebi yutmuşken
rüyalara saklanmışken karmaşam
ellerinden büyük ellerim kurtarabilir mi ruhumu
bünyendeki su kuşunun kanatları acıttıysa canını
ömrümü dilesen de az kalır ödenecek bedele
susmak onaylamaksa ve hatırlatacaksa suretimi
“beni susarken bölme” desen
düşer miyim ömrünün kıyısından hiçliğe..
tüm do minör isyanlarım sahiplenmek adınayken
beni çıldırırken bölme
yaşının kıvrımlarına yaslamışım çocukluğumu
beni susarak büyütme…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?