lisede namaz vakti

shire
okurken sinirden klavyeye kafa attığım haber.
haberin veriliş tarzını gören 3. dünya savaşı çıktı sanacak.
olay ne?
lisenin bodrum katında namaz kılan üç-beş tane öğrenci.
genel seçimlerin yaklaştığı ve cumhurbaşkalığı seçiminin krize dönüştüğü (dönüştürüldüğü) şu hassas dönemde olayın türkiye’nin başka derdi kalmamış gibi manşetten verilmesindeki manidarlığı bir başka baharda tartışmak üzere kenara bırakarak, gaza gelmiş "tehlikenin farkında mısınız" cı zihniyete iki kelam etmek istiyorum.
"kızımın beynini yıkadılar.... gecenin beşinde kalkıp namaz kılıyor." diyen acılı babanın üzüntüsü paylaşıyorsunuz, anlıyorum. hadi sabah yedide falan kalkıp kılsa neyse de gecenin beşi de ne demekmiş canım? buna yürek mi dayanır? yalnızca bununla kalmıyor ki; bu kız dini konularda kitap okuyup duran bir kız olup çıkmış. bak sen! peki bir insanın beyninin yıkanmış olduğuna nasıl kanaat getirilir? bunun evrensel somut bi ölçütü mü var? kendi yaşam tarzı üzerinde yaptığı tercihin sana ters gelmesi "beyni yıkanmış" ithamında bulunmaya hak mı veriyor? "kafası çalışmak", "özgür düşünmek", "ne yaptığının farkında olmak" ne zamandan beri sadece senin özelliklerin? "biliçli" olup olmama durumunun ölçütünü yalnızca namaz kılmaya kadar indirgemiş zihniyet mi yoksa "dini konularda kitap okuyup duran" mı daha yobaz? madem en doğru inancı kendinin taşıdığından bu kadar eminsin, bu insanlar seni neden bu kadar korkutuyor?

dinle ilgili ne zaman bi tartışma olsa, olayı hemen siyasete dökerek ne tarafından anladığını bir türlü çözemediğim laiklik anlayışıyla "laik devlette böyle şey olmaz" fermanını verip, arkasından otuz senelik müderris edasıyla "zaten bizim dinimiz hede hödö dinidir, siz dini yanlış yorumluyorsunuz" diye fetvalar düzmeye başlayan demagoji üstatlarının, bu olaya da "ibadet sadece camide yapılır" saçmalığıyla girip, "aslında bunların sorumlusu akp hükümetidir" teziyle yol alarak "öyleyse bu eylem laikliğe yönelik bir tehdittir" hipotezine varmalarıyla
okul yönetimini rejim düşmanı ilan etmeleri beni hiç şaşırtmadı.

yapmayın beyler. hayatınızda bir kez olsun kıbleye durmuşluğunuz yokken bu insanların oraya hangi duygular içinde gittikleri konusunda ahkam kesmeyin. illa üzerlerinde bir baskının olduğunu iddia ediyorsanız lise yıllarında okulun mescidini kullanmış biri olarak söyleyim, bizim üzerimizdeki tek baskı o mescide giderken başkalarına görünmekten çekinmemizin getirdiği baskıydı.

aslında mesele okulda namaz kılmaya çalışan 3-5 çocuk değil. hepimiz çok iyi biliyoruz ki asıl mesele, muhafazakar bir partinin iktidarda olmasına kafayı fena halde takmış, kendisini bu halkın ebedi hakimi sanan statükocu elitin ve onun halk arasındaki şakşakçılarının saldırganlık eşiğinin çok ama çok düşmüş olması. asıl mesele, sınıfsal imtiyazlarını kaybetmemek uğruna milletin değerleri üzerinden siyaset yapmakta hiç bir sakınca görmeyen zihniyetin insanları kutuplaştırmadaki takdire şayan başarısı.

şunu lütfen anlamaya çalışın ki; benim gibi, "ya bizdensin yada rejim düşmanısın" dayatmasıyla körüklenen öfke tacirliğine prim vermemeye çalışan insanlar, her gün pişirilip önümüze konan bu yapay sorunlar karşısında benimsediğimiz değerlere yapılan saldırılar çirkinleştikçe istemediğimiz halde bir taraf olmaya mecbur bırakılıyor. laikliği kendi yaşam tarzınızın bayrağı, sınıfsal kudretinizin tahammülsüzlüğünün bir imgesi haline getirdiniz. "siz" ve "biz" arasındaki uçurum derinleştikçe kaybeden "hepimiz" olacağız. bu uçurumu kapatmak için sadece biraz "saygı" gerek. yeter ki iş geri dönülemeyecek bir noktaya gelmesin.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol