serdar turgut’un ortaya attıgı kavram.
önceleri serdar turgut dalgasını geçiyor sansak da gördük ki gayet ciddiymiş. mustafa sarigul’ün papermoon’da bulent tanla ile oturup deniz baykal’ı nasıl devireceklerini konuşması, ne alacaklarını tartışırken ara sıcaklar eşliğinde darbe planları yapmaları serdar turgut’un çok hoşuna gitmiş.
hemen benimsediği ve "papermoon solu" adını verdiği bu kavramı eleştirenleri de anlayamadığını söylemiş (aslında bal gibi anlıyor da işine gelmiyor.)
kendi kaleminden aktaracak olursak:
"’papermoon solu’ kavramı bir oximoron olarak algılanıyor. gerçi ben bunun neden böyle olması gerektiğini pek anlamıyorum ama böyle bir algılama da var ortada. bu ülkede sol sadece yoksulun ideolojisi olmadığını anlamazsa iktidar olması da pek mümkün gözükmüyor."
evet, pesto soslu bu saçma sapan kavram tam bir oksimorondur.
sol’un ne olduğunu unutanlar en baştan okuma yapmaya başlamalıdır.
bin bir çeşit sol akımın belkide tek ortak noktası sınıfsal hareketler olmasıdır. sol: işçilerin, çalışanların, fakirlerin, yoksulların ezilenlerin... ideolojisidir ve bu tesadüfi bir olay değildir.
"sol kendine taban arıyordu bunları buldu(tutundu) şimdi bu tabanı genişletmeli ve toplumun her kesimini kucaklamalıdır" gibi bir yaklaşım zırvalıktır.
çünkü soyut(tinsel) siyasal görüşlerin somut(maddi) nedenleri vardır.
insanlar eşitliği çok yüksek ahlaki değerlere sahip oldukları için değil kendi çıkarlarına olduğu için savunur. gündemlerinde eşitlik olmayanlar ise kan emici adiler değil bundan rant sağlayamayacağını bilen kişilerdir.
bu açıdan bakılırsa da zengin birinin solcu olması kadar salakça bir durum yoktur.
bulunduğunuz konum ile alakası olmayan, kendinize tamamen yabancı bir ideolojiyi savunarak solcu değil olsa olsa mizah malzemesi olursunuz.
sol’un kapsamı bellidir. çağdaş, medeni, modern gibi içi boş, nereye çeksen gelecek kavramlar ile tanımladığınız sözde ideolojinizin ise sol ile yakından uzaktan alakası yoktur. çünkü sizin konumunuzun solun beslendiği sınıfsal köken ile alakası yoktur.
ama bu durum serdar turgut ve onun jenerasyonunun ciddi bir bölümü için hiçte yeni değil. gençliklerinde de tabansızca sol ideolojileri savunmaktaydılar bu gün de durum pek farklı görünmüyor.
sadece eskiden ön planda değillerdi, bu kadar belli olmuyorlardı, bugün herkesin gözü önündeler. ama hala kendilerine(fikriyatlarına) bir çekidüzen veremiyorlar.
çünkü hata yaptık, ortama uyduk, saçmaladık diyip geçmişleri ile hesaplaşamıyorlar. bu yüzden yaptıkları her şey oksimoronsal oluyor ama kendileri bunun farkında bile değiller.
papermoon’da sol parti kurmak da reklam sektörünün önde gelenlerinin sosyalistiz geyiğine yatmaları da garip gelmiyor bunlara.
serdar turgut kısa zaman önce köşesinden devrimci günlerini anmış deniz gezmis’ten girip yurtdışındaki günlerinden çıkmış, "bu gün olsa yine aynı şekilde davranırım" mealinde bir şeyler söyleyip engin ardic’tan ayarı yemişti.
o yazdıkları ile bugünkü durumu hiçte birbirinden bağımsız değil. hala gençliğini muhakeme edemiyor, hala geçmişi ile hesaplaşamıyor. bu yüzden de saçmalamaya devam ediyor.
çıkıp, o zamanlar gençtik; devrim şarkıları söylemek yüreğimizi kabartıyordu, yüce bir ideal için çalıştığımızı düşünmek bize onur veriyordu, delikanlıydık isyankarlık hoşumuza gidiyordu, derslere girmek yerine boykota katılmak daha zevkliydi, yurtdışında solcu gruplar yabancıları daha kolay aralarına alıyordu, romantik tiplerdik gerilla hikayeleri güzel geliyordu, o mavi gözlü irlandalı dilber fkp’liydi, o zamanlar eli kalem tutan herkes solcu idi, biz sadece ortama uyduk... gibi bir şey söyleseniz; geçmiş defterleri kapatıp daha rasyonel laflar edebileceksiniz ama anıları hala belinizdeki bir kambur gibi taşıyorsunuz.
geçmişteki seçimlerinizden dönemediğiniz için şuan ki konumunuza uygun bir ideoloji oluşturamıyorsunuz, böyle olunca da mehmet agar bile durumunuzu sizden daha iyi tahlil ediyor.
neyse, madem ki böyle bir hareket oluşuyor bizde kendi çapımızda katkımızı yapalım:
bir kere papermoon’un modası geçti yeni bir sol çıkacaksa ya tuus’tan ya da mikla’dan çıkar. sonra gidip ulus 29’dan eski tüfeklerin desteğini alırsınız birde mezzaluna’da gençleri kafaladım mı tamadır bu iş.
yok illa papermoon’da ısrarcıysanız paraya kıyıp adam gibi bir şeyler için, chianti söylemeyin bi boka benzemiyor. risottonuza da parmesan rendeletin, güzel olur...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?