trabzon

sokaklarda ki balıkçı tezgahlarıyla,uzun sokağın girişindeki simitçisiyle, tezgahlardaki limonları ve rize mandalinaları ile , maç yayını yapan kafelerinde yazan -djtürk vardır- yazıları ile,asabi inatçı sert mizaçlı ama yufka yürekli insanı ile, tarih kokan sokaklarındaki arnavut kaldırımları ve tarihi yapıları ile, martı sesleri ile çay içilebilen ganitasıyla,boztepenin semaveriyle,pazar sabahlarının değişilmez kıymalısıyla,akçeabatın meşhur köftesiyle,damağımı yara yapan ekmeğiyle,molozdan alınan taze balık ile ,uzungölü sümela manastırı,bitmek bilmeyen tanjant yolu ile , muhteşem kampsu olan karadeniz teknik üniversitesi ile , her mahallede bi kaç tane bulunan yapay çim halı sahalarıyla ,kendinizi osmanlı zamanında hissettirecek ve güzel türk kahvesi ve nargilesi olan bedestreni ile,150 yıllık kalkanoğlu pilavcısıyla ve bir selamın bin kapı açtığı öğrenci olmama rağmen kendi memleketim gibi benimsediğim ve burada olmaktan mutluluk duyduğum muhteşem şehir.