monna rosa

napoleon ve josephine
aslında adı monna rosa olan bu siir 4 kısımdan olusmaktadır #333454de yer alan bölüm 1952 ilkbaharında yazılmıstır, diger üç bölüm ise aynı yıl yaz, güz ve kış mevsiminde yazılmıstır.

ii. ölüm ve çerçeveler

bir lamba yanıyor, hafif ve sarı;
garip bir yolculuk, tren ve gülce.
bir hançer bölüyor, ah, rüyaları:
bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

lambalar yanıyor, hafif ve sarı;
gece kar yağacak sabaha kadar.
toprakta et, kemik çıtırtıları...
yarı ölüleri bir korku tutar
değince bir taşa kafatasları.
-ölüler ki yalnız tırnakları var,
ve yalnız burkulmuş diz kapakları...-

bir lamba yanıyor, hafif ve sarı,
açıyor elini göğe bir kadın.
uzuyor, uzuyor, uzuyor saçları
uğrunda ölen güzel kızların...

bir lamba yanıyor, hafif ve sarı;
esmer delikanlı, hatıra ve kan.
yeşil gözlü kızın hıçkırıkları
sızıyor bir kapı aralığından;
lambalar yanıyor, hafif ve sarı.

lambalar yanıyor, hafif ve sarı;
çocuklara açar mağaraları
gün görmemiş kuşlar ve örümcekler.
ilan-ı aşk eden dil balıkları
aşina suları çabuk terkeder...

lambalar yanıyor, hafif ve sarı;
bakıyor ateşe, küle böcekler.
köpekler parçalar kanaryaları
mektupları bir boz ağaç kurdu yer.
baykuşlar ötüyor harabelerde;
yanıyor lambalar, hafif ve sarı.
bir kaza kurşunu bulur her yerde
süvarisiz şaha kalkan atları...
bir ruhun ışığı vardır göklerde,
lambalar yanıyor, hafif ve sarı;
ötüyor baykuşlar harabelerde.

bir lamba yanıyor, hafif ve sarı;
titriyor yıldırım düşmüş gibi yer.
bekledi arzuyla karanlıkları
anneler, babalar, erkek kardeşler.
ta içinde duyar ani bir ağrı,
bir hüzün şarkısı tutturur gider
anneler, babalar, erkek kardeşler.

lambalar yanıyor, hafif ve sarı;
her yatak dopdolu, bir yatak bomboş.
bir neşe şarkısı tutturur gider

birinci, ikinci, üçüncü sarhoş;
kurşunlar sıkılır göklere doğru,
serçe yavruları yuvada titrer.
lambalar yanıyor, hafif ve sarı...

bir lamba yanıyor, hafif ve sarı;
ince yelkenleri alıyor yeller.
titretir kalpleri ve bayrakları
gemiden toprağa uzanan eller.
lambalar yanıyor, hafif ve sarı,
bir yosun köküne hasret kalacak
gizli hazineler, su yılanları...

ince yelkenleri alıyor yeller;
bir lamba yanıyor, hafif ve sarı.
beyaz pelerinli hür tayfaları
kendine bağlıyor siyah kediler;
titriyor gönüller ve kara bayrak,
bir yosun köküne hasret kalacak
gemiden toprağa uzanan eller.
bir lamba yanıyor, hafif ve sarı.



bir lamba yanıyor, hafif ve sarı,
garip bir yolculuk, tren ve gülce.
bölüyor bir hançer, ah, rüyaları:
bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

1952, yaz
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol