8 mart 2006 tarihinde deprem tatbikatı sırasında ilkokul birinci sınıf öğrencisi bir kız çocuğunun öğretmenine sorduğu sorudur.
ki dakikalarca durup düşünmemi sağlamıştır bu soru. büyümüş de küçülmüş hanimiş de hanimiş diyemiyorum yazık ki, suskunluğum depremde fakirlerin kurtarılmayacak olmasından gelmiyor, elbette böyle bir ayrımcılık yok, lakin bu yaşta ekmek derdine düşüyor ya çocuklar, paranın hesabı için açılıp kapanıyor ya minik avuçlar benim sesim ondan boğuluyor anam babam. bir an dalıp gidiyor gözlerim, derken hayata dalıp unutuyorum gelsin kuşlar böcekler lay lay lom, gitsin sevgilim beni neden terketti ühühühüüler...
sonra ne kadar nankör olduğumun ayrımındayken verecek bir cevabım dahi yok bu küçüğe. tabiki kurtarırlar diyemiyorum örneğin, ölümün onlara daha iyi bir çare olabileceğini anlatamamaktan korkuyorum çünkü. yaşarken kurtaramadık ki biz onları küçüğüm, ölürken nasıl derman oluruz? diyemiyorum.
yokluğu kelime anlamından çıkarıp hayatlarının tam ortasına yerleştiren bu çocukların anne/ babalarına sunulan hayatın devamını yaşayacakları su götürmez bir gerçek. sefaletin peşinden sürüklenecekler kuşkusuz. susuyorum, susuyorum, elimden hiçbir şey gelmiyor. sonra neden, eğitim gönülleri vakfında gönüllü ablalık yaparken karşılaştığımız koca yürekli küçüklerin gözleri düşüyor fikrime. film gösterimi var, harry potter izliyoruz: peki siz harry olsanız ne yapardınız? diye soruyorum, cevap ortak ve sanki söz birliği etmişçesine kararlı:
fakirlere yardım ederdik...
o zaman dolan gözlerim şimdi yine doluyor, biz sizi yaşarken kurtaramadık, ölürken hiç kılımız kıpırdamaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?