yazmak

ladycapulet
aramızda miller ve 420 dakika kadar zaman farkı olan ölümüne kankam, facebook’ta eski profil fotoğrafıma yorum yazmış. fotoğrafta hatay mozaik müzesindeyim. arkamda imparator heykeli. mesaj açık ve net: devlet gibi hatunum, var mı bana yan bakan? neyse, fotoğrafta saçlarım doğal renginde ve en uzun halinde. şu an bir kez daha özledim bak eski halini. neyse konuya dönelim. ölümüne kankam "saçlarını küt kestir demiş." uzun saç takıntısı sahibi olan kendisi değilmiş gibi, benim en son kesim modelim olan küt saçı yeniden öneriyor bana.oysa ben aynaya her baktığımda ay bugün biraz daha uzun sanki falan şeklinde kendimi avutmaya çalışıyorum. ona cevap yazarken güzel cümleler kurdum. aslında epeydir ne okuyorum ne de yazıyorum ama son istanbul gezimde kendime çok güzel kitaplar aldım ve okumaya verdim kendimi şu an. dolayısıyla yazmak da geliyor içimden, anlatasım var yani bir şeyleri.

sonra sabah işe yürürken düşündüm aslında yazmanın ne kadar iyi geldiğini. sonuçta yazarken kontrol sende. yani demek istediğim, "ee sonra ne oldu? bi dakika kaçırdım bu noktayı, tekrar anlat" gibi cümlelerle senin düşünce akışını bozan kimse yok. dilediğince yazıyorsun, en fazla kendin bölebilirsin/kendin sabote edebilirsin yazma eylemini.

özlemişim yani yazmayı, sözlüğe uğramadığım zamanların acısını çıkarmaya yönelik meylim bundan.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol