sevgiler kendi renklerini bulduklarinda
kendilerine kavusuyor yuzler yeniden aynalarda
seklinde sozlere sahip grubun kendisi ile ayni adi tasiyan sarkisidir.
düş sokağı sakınleri
(bkz: veremem sana acımı)
(bkz: beni hiç ellere verme)
(bkz: gitmem gerek bu şehirden)
two and a half men. seviştik. yarısı insan yarısı at gibi. bir yanım güney yarı kürede. yazdı yandı. bir yanım kuzey yarım kürede. buzdu dondu.
two and a half men. müziştik. kırk tas nota ile ruhumuzu kırkladık. birinci sesten gelen sıcak ikinci sesten gelen soğukla kurnaları ılıştırdık. şarkıların göbektaşında aklandık.
yattığımız göbekler taş oldu. kendi kuyruğumuz etrafında dolandık bir süre. gençliğimizin sıvılarını harcadık gazyağı kuyruklarında. insanlığımız atık su vergisi halinde fatura edildi.
gitarların tınısı yaralarımıza kabuk bağlattı. acıyan bacak aralarımıza sol anahtarları ile pan-sol-man yaptık.
herkes kendi kuyruğunu kıstırdı bacak aralarına. kuyu gibi gözler birbiri içinde karanlıkta kayboldu. kimse kimseyle göz göze gelmedi. ölmek için kuyruğa girdiğimizde.
boşanma sonrtası flörtü başladı sesler arasında. ikinci ses boynuna doladı kollarını birinci sesin. birinci ses dayanamadı. yatağa itti ikinci sesi. ikinci ses hareketsiz kalamadı. domaldı.
tek partili dönemden çok partili döneme geçiş sancısı yardı karnımızı. epidural anestezi altında sezaryenle alındı üstüste boşalmalarımız.
ikinci ses boynuna doladı bacaklarını birinci sesin. birinci ses dayanamadı. kendini itti içeri. ikinci ses inledi. hareketsiz kalamadı. boşaldı.
boş bir banyoya koştuğumuzda stereo yıkadık stereo atkı-çözgü işlenmiş bedenlerimizi. o andan itibaren hiç bu kadar temiz olmayacaktık. döktüğümüz şampuan kezzaplı sudan ibaret alıp götürmüştü derimizi. üzerinde boş yer kalmayan derimiz bir müzede sergilenmek üzere yetkililere teslim edildi.
şarkılar bitti. acıdan doğduk yeniden. sarmaş dolaş ayrılıklarımız kan revan içindeki dostluklarımız yüzümüzdeki uykulu başarısız intihar girişimcileri bakışı.
gençliğimiz ve insanlığımız gözyaşları içinde geri dönüşümsüz atık su tesislerine aktı gitti.
artık tüm vergilerden muaftık.
two and a half men. müziştik. kırk tas nota ile ruhumuzu kırkladık. birinci sesten gelen sıcak ikinci sesten gelen soğukla kurnaları ılıştırdık. şarkıların göbektaşında aklandık.
yattığımız göbekler taş oldu. kendi kuyruğumuz etrafında dolandık bir süre. gençliğimizin sıvılarını harcadık gazyağı kuyruklarında. insanlığımız atık su vergisi halinde fatura edildi.
gitarların tınısı yaralarımıza kabuk bağlattı. acıyan bacak aralarımıza sol anahtarları ile pan-sol-man yaptık.
herkes kendi kuyruğunu kıstırdı bacak aralarına. kuyu gibi gözler birbiri içinde karanlıkta kayboldu. kimse kimseyle göz göze gelmedi. ölmek için kuyruğa girdiğimizde.
boşanma sonrtası flörtü başladı sesler arasında. ikinci ses boynuna doladı kollarını birinci sesin. birinci ses dayanamadı. yatağa itti ikinci sesi. ikinci ses hareketsiz kalamadı. domaldı.
tek partili dönemden çok partili döneme geçiş sancısı yardı karnımızı. epidural anestezi altında sezaryenle alındı üstüste boşalmalarımız.
ikinci ses boynuna doladı bacaklarını birinci sesin. birinci ses dayanamadı. kendini itti içeri. ikinci ses inledi. hareketsiz kalamadı. boşaldı.
boş bir banyoya koştuğumuzda stereo yıkadık stereo atkı-çözgü işlenmiş bedenlerimizi. o andan itibaren hiç bu kadar temiz olmayacaktık. döktüğümüz şampuan kezzaplı sudan ibaret alıp götürmüştü derimizi. üzerinde boş yer kalmayan derimiz bir müzede sergilenmek üzere yetkililere teslim edildi.
şarkılar bitti. acıdan doğduk yeniden. sarmaş dolaş ayrılıklarımız kan revan içindeki dostluklarımız yüzümüzdeki uykulu başarısız intihar girişimcileri bakışı.
gençliğimiz ve insanlığımız gözyaşları içinde geri dönüşümsüz atık su tesislerine aktı gitti.
artık tüm vergilerden muaftık.
birdiler. ayrıldılar. ayrı ayrı çalıştılar. ama iz bıraktılar. hala dinleriz.
onları birbirinden biz baştan ayırmışızdır aslında onun sesi daha güzel onun yorumu daha iyi falan diye. ama ikisinin de sesi yorumu güzeldir.
örnekse, murat çelik seyyah der, murat yılmazyıldırım seni tanımayan yok bu şehirde der. düşünürüz ya da düşünmeyiz. yaşarız ya da ölürüz.
onları birbirinden biz baştan ayırmışızdır aslında onun sesi daha güzel onun yorumu daha iyi falan diye. ama ikisinin de sesi yorumu güzeldir.
örnekse, murat çelik seyyah der, murat yılmazyıldırım seni tanımayan yok bu şehirde der. düşünürüz ya da düşünmeyiz. yaşarız ya da ölürüz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?