suları boşaltma işi madenler bakımından önemli olduğu kadar, daha birçok alanlarda da (kuyudan su çekme, bahçe sulama, çeşmeleri besleme, sarnıçları kurutma) çözüm bekleyen bir sorundu. tulumbalar tekniği, antik çağdan bu yana, ta 1637ye kadar, hiç güçlük çıkarmadan işlemişti. ancak o tarihte floransa dukasının kuyucuları, bütün çabalarına rağmen suyun yükselmediğini hayretle görünce galileye baş vurdular. bilgin onlara, suyun 10.33 metreden daha çok yükselemeyeceğini söyledi.
bu olayın toricellinin de dikkatini çektiğini ve suyun bu düzeyden daha yükseğe çıkamadığına göre, bu yükseklikteki bir su sütununa eşit olan hava basıncının onu dengelediği sonucuna vardığını biliyoruz bu düşüncenin doğruluğunu, pascalın puy-de-döme tepesindeki deneyi de kanıtladı. buna dayanan otto von guericke, robert böyle ve mariotte gaz dinamiğini kurdular. kısacası, xvii. yüzyılın sonunda bütün fizikçiler, hava basıncının önlemesi sonucu suyun 10.33 metreden daha çok yükselmeyeceğini biliyorlardı. bu durumda, suyun daha çok yükselmesini istiyorlarsa, hava basıncını kaldırmaları, yani bir piston aracılığıyla suyun üstünde boşluk sağlamaları gerekiyordu.
daha doğrusu bu. denis papinin teklif ettiği çözüm yoluydu. (1671).
denis papin, 22 ağustos 1647de bloisda doğmuş genç bir hekimdi, ama hekimlikten çok fizikle ilgilenmekteydi. bir yolunu bulup huygensle tanıştı ve asistanı oldu.
büyük dâhi huygens, colbertin dostuydu. xiv. louisnin versay sarayını inşa ettirdiği ve parkına şahane havuzlar, şelâleler yaptırdığı dönemde, ünlü bahçe mimarı le nötre, seinein sularını önce marly arkına, oradan da bu parka akıtmanın yollarını arıyor, bu çalışmalarında karşılaştığı bazı pompalama sorunlarını çözümlemesi için huygense baş vuruyordu.
bilgin bir yandan, sarkaçlı ve zemberekli saatlerin icadına, mekaniğin temel yasalarını bulmaya, öte yandan cassininin ısmarladığı dev astronomik dürbünleri imal etmeye çalışıyordu. bunlar, onun gözünde, versay sarayındaki pompalama güçlükleriyle kıyaslanamayacak derecede önemli ve heyecan verici konulardı. kendini bütünüyle bu çalışmalara adamak için versay sarayının sularıyla ilgili pratik sorunlarının çözümlenmesini asistanına bıraktı. böylece denis papin, suyu 10.33 metreden daha yükseğe çıkarmanın çarelerini araştırmaya koyuldu.
papine göre, suyu yükseltmek için borudaki havayı boşaltmak gerekiyordu ve boruyu, bu işe uygun olarak imal edilmiş bir hava boşaltma makinesine bağlamak yeterdi. ne var ki, sadece laboratuvar deneylerinde başarılı olmaktan öteye gitmeyen bir yolla, bu kadar büyük çapta bir işe girişmenin, parlak sonuçlar veremeyeceğini, denis papin de biliyordu.
bu bilgin ömrü boyunca huzursuz, geçimsiz bir insan olarak yaşadı; hiç bir şeyden hoşnut olmaz, koruyucularını gücendirir, hayallerin ardına takılıp sağlam ve onurlu görevleri geri çevirirdi. böyle olduğu halde, suyu 10.33 metreden yükseğe çıkarma işinde ömrünün sonuna kadar sebat göstermesi şaşılacak bir şeydir. ufak-tefek bazı icatların dışında papinin belli başlı kaygısı versay sarayının suları oldu. sorun çözümlendiğinde bile papin hâlâ inatla başka çözümler arıyordu.
1687de londrada bulunduğu sıralarda yeni bir tip tulumba düşündü. pistonları hidrolik çarkla işleyen bu araç, iki silindirden meydana gelmişti. pistonlar yukarı kalkınca altında hava boşluğu yaratıyor, hava basıncı bunları yeniden hızla aşağı itiyordu. uçlarına asılan yükleri de kaldırabiliyordu. ama ne yazık ki bu tulumba bilim adamlarından oluşan ingiliz krallık bilim akademisinin (royal society) önünde işlemedi. papin bunun nedenini bulmakta gecikmedi: yeterince hava boşluğu sağlanamamıştı.
papin, 1688de almanyada marbourg üniversitesi profesörü olduğu sıralarda başka bir şey düşündü: silindirdeki hava boşluğunu, içinde barut patlatarak sağlayamaz mıydı? böyle bir tasarıyı, 1678de pariste abbe jean ve hautefeulle de ileri sürmüş, huygens de bunu denemişti. tulumbanın içine barut keseleri yerleştirecek, bunlar patlayınca çıkacak ateş, supaplar aracılığıyla havayı dışarıya atacaktı. hava dışarı atıldıktan sonra piston, hava basıncının etkisiyle aşağıya inecekti. papin, silindir 0.33 metre çapında olursa, 871 kg.lık bir basınç elde edileceğini hesapladı.
sonuç yine hayal kırıcı oldu; çünkü barutun patlaması da tam bir hava boşluğu yaratamıyordu. papin olağanüstü bir inatla deneylerini sürdürdü. 1690da yeni bir fikir ortaya attı: tulumbayı su buharıyla doldurmak... buhar, sıvı haline geldiğinde hacmi çok küçüleceğinden silindirin içinde tam bir hava boşluğu bırakacaktı.
böylece buhar makinesinin belli başlı ilkesi ortaya atılmış oluyordu. gerçi buharlaşan suyun hacminin çok arttığı ve bu artışın yarattığı güçten yararlanılabileceği daha önce de savunulmuştu, ama nasıl yararlanılacağı tutarlı bir şekilde ortaya konmamıştı. italyan porta (1538-1615) ve fransız salomon de caus (1576-1626), buharın, kaplardaki suların boşaltılmasında kullanılmasını teklif ettiler. 1626da italyan mimarı giovanni branca (1571-1640) buhar püskürtülmesiyle çarkları çevirmeyi, ingiliz marquis edward da (1601-1667), kaynamış suyla dolu bir topu patlatmış olduğunu ileri sürdü.
bütün bunlar, teklif ya da deney aşamasında gerçekten işleyebilir makineler olmaktan uzaktı. buna karşılık. denis papinin 1690da actes de leipzkjde tanıttığı makine bambaşkaydı ve yepyeni ufuklar açıyordu, içinde bir pistonun buhar gücüyle gidip geldiği bir silindirdi bu. silindirin dibinde bir miktar su bulunmakta, piston da suyun düzeyinde durmaktaydı. yapılacak işlem şuydu: silindir, su buharlaşıncaya kadar ısıtılacak; o zaman buhar pistonu kaldıracak; bu safhada ateş uzaklaştırılacak; su soğuyunca yerine hava boşluğu bırakacağından, piston hava basıncının itişiyle aşağı inecekti. hem öylesine bir güçle inecekti ki, bu güç rahatlıkla bir yükü kaldırabilecek ya da bir tulumbayı işletebilecekti.
ancak, bu makinenin aksayan yanı apaçık ortadaydı. silindir kapalı olduğundan su bitince yeniden doldurulamayacaktı. üstelik buhar iyice soğumadan piston inemeyeceğinden, soğumasını beklemek gerekecekti. yani bu makine sabırları tüketecek kadar yavaş işlemeye mahkûmdu. buluş parlak olmakla birlikte, kullanışlı bir makine halini alabilmesi için geliştirilmesi gerekiyordu. mucit biraz ilgi görmüş olsaydı kendisini bu işe verirdi, ama icadı tam bir kayıtsızlıkla karşılanmış, actes de leipzigdeki makalesi yayımlandıktan hemen sonra unutulmuştu.
http://www.bilimadamlari.net/bilim-adamlari/30-denis-papin.html
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?