simdilerde hala varmidir bilmiyorum ama mahalle aralarinda -bohcaci geldi haniiiim. diye bagiran genellikle onden iki veya dort disleri altin kaplama olan sohbetleri cok tatli hanimlardi onlar.
kesinlikle her eve cagirdiginiz da pisman oldugunuz ama bunu bile bile merak duygulariyla bakalim ne var bohcasinda bu sefer diyerek, kendinize engel olamadiginiz zamanlardi...
turkiye de pazarlama teskilatinin ilk adimlari gibiydi sanki onlar, ceneleri korkunc kuvvetli cok da guler yuzlu hanimlardi...
cagirdiginiz bohcaci hanimlar, kapidan iceri girer girmez, kolundaki bohcayi kendilerine has bir edayla yere atar, kendisi de bohcanin yanina bagdas kurup otururlardi...
malin fiyatini degerinin en az iki misli soylerlerdi. karsisindaki insanin pazarlik gucune gore bunu dusurur dusurur, ortalarda bulusulan bir rakamla muhakkak satarlardi...
onlarin kitabinda oyle bohcasindaki mallari, satamadan cikmak da yoktu, girdikleri evlerden. sizin onun sattiklari icerisinden herhangi bir seye ihtiyaciniz olup olmamasi da onemli degildi o oraya gelmisti ve sizi ihtiyac sahibi olarak kabul ederdi, harcadigi mesainin bedelini almadan evden cikip gitmezdi.
-sen al, parasini haftaya veya bir ay sonra geldigimde alirim gibi teklifler de yaparlardi...ama o zamanlar insanlar taksitle filan mal alisi, satisi nasil olur bilmezlerdi. korkarlardi borclanmaktan, adeta utanirlardi borclu gezmekten. bu sebeple bunu kabul etmemeye calisirlardi. kabul ettiklerini dusunsek bile demek ki toplumda ne kadar guven olayi varmis o zaman senet yok sepet yok, oyle sari cizmeli mehmet aga hesabi malini birakip gidecek sana...
aslinda toplumdaki bazi degerlerin nasil bozuldugunun sosyolojik nedenleri bu basit gozlemlemeden bile cikarabiliriz. su anda baktigimizda borclu yasamayan insan yok gibidir...
laf burdan acilmisken; bana cok enteresan gelen bir hadiseyi de aktarmak isterim; uc sene sonra memleketime kavustugumda yasamistim bunu;
anacigimla kadikoyde bir isimiz var, gunlerden pazartesi ve sabah saatleri... kadikoy carsisinda igne atsan yere dusmuyor oyle kalabalik, bayram degil seyran degil tarih olarak oyle bir siradan zamandi...magazalar tika basa dolu hanimlar birbirini kiriyor iceriye girmek mesele icerde dolasmak ayri mesele...sanki memlekette herkes cukkayi dogrultmus, oyle ekonomik problem filan gorunurde yok...merakima mucip olan bu hadise de soyleymis; magaza sahipleri defterler aciyorlar, insanlarin vatandaslik numaralarina kadar butun bilgileri iceren sayfalar duzenliyorlar, ve haftalik odemelere bolerek, cek imzalatip, insanlara satis yapiyorlarmis, oyle kredi karti olayi degil...insanlar da borclandikca borclaniyorlar haliyle taksit odemeye gidiyor baska bir sey daha goruyor hadi onu da alayim oluyorlar tabii...peki gunlerden pazartesi bu insanlar demek ki calismiyorlar da, ee nasil oluyor bu durumlar... ben akil sir erdiremedim bu ise...
neyse iste o bohcaci hanimlar, boyle dolasir dururlardi sokaklarda, degisik bize has birer lezzettiler onlar da...simdi allah korusun kim sokar evine boyle sokaktan gecen birilerini alisveris yapacagim diyerek, o zamanlar oyleydi iste...guvenirdi insanlar birbirlerine, kokusmamisti bazi degerler.her sey daha guzeldi o zamanlar...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?