bilgiçlerin şiirleri

onununkoru
hafıza k-ayıpları


suretimi nereye sürsem
bulaşıcı nöbetler sarkıyordu gözlerimden.
karantinaya alınmış tüm kelimeler.
anlamı kalmıyordu oyunların,
fiilim düşerken adının gölgesine.
yetemiyordu saçlarım bedel ödemeye
ve ben hafızanı ayıklıyordum.


can çekişen direnişlerine inat,
aynada göremediğin her ne varsa,
içi boşaltılmış bir isyandı; çürümeye yüz tutmuş.
kayık tabaklarda sunulan tüm kabuklara
“bu gemi nereye gidiyor usta” deyişindi; ayıplarını örtüşün.
ve ben inadına hafızanı yokluyordum

nevrotik bahçelerden budanan güldüm ben.
kale diplerine serpilen yapraklarımla surlandı şehrin
sabrımın apoletleriydi göğsümde taşıdığım tüm küfürler
surları dökülüp yıkılınca tüm katiller
altında kalan eklemsiz şiirlerdi, sahipsiz…
ve ben hafızanı sayıklıyordum

ekmek kırıntısına kanan serçe kadar saftım
başucuma konan bir öpücükle
düzen bozacak, huzur kaçıracak kadar açtım
yağmurdum arınmak için iç kırıklarımdan
bataçıka kendime, kızıl bir meydana asılandım
ve ben inadına hafızanı aklıyordum

tüm kayıpların, tüm ayıpların birer yıldızdı saçlarıma
dökmedim hiç bir zaman rüzgara, saklımdı.
sana saklanmış dikenleri budayan küsükünlüklerin
koynumda saklanan çocuğun elma şekeriydi.
çaldıklarımın iadesi nezaketten değil, şefkattendi
cezası ağır, sürgünü gözlerindi.
ve ben hafızanda gün sayıyordum.




bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol