bir derviş şentekin romanı.
276 sayfa, pek uzun sayılmaz. iki, üç günde yuttum ben şahsen. keyifle sürüklüyor okuyucuyu peşinden, gençler satranç şampiyonu kahramanımız. alper canıgüz, emrah serbes, murat menteş tayfasının işlerini seviyorsanız, keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. içinde zaten emrah serbes ve behzat amirime de selam çakıyor bir yerde.
bedia güzelce nin bir twiti sayesinde tanıştık kendisi ile. alınıp, okunacaklar rafına konulmuş ve uzun zamandır sırasını bekliyordu. okumak için elime aldıktan sonra, ne ara okudum ben de pek anlayamadım. tadı damağımda kaldı diyebilirim. güzel de bir finali var. yazarın isim seçimlerini de beni kitaba bağlayan nedenler arasında sayabiliriz.
polisiye türü sevenler için tavsiye olunur.
kırmızı kedi yayınevinden çıkmış. kitapların fiyat etiketlerini yırtmak gibi bir adetim var ve hafıza konusunda da balıklarla yarıştığım için fiyatını buraya yazamıyorum.
okuyun işte, yeter bu kadar laf kalabalığı.
beş parasızdım ve kadın çok güzeldi
bir iki tadımlık spoiler verelim.
-----------------------------spoiler----------------------------:
bir hiçliğin ortasında, altı milyar hiçten ikisi olarak karşı karşıya oturmuştuk. (sayfa44)
içimde bir okyanus olduğunu düşünürüm hep. öyle bir okyanus ki safi yaradan ibaret.(sayfa229)
-----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------:
bir hiçliğin ortasında, altı milyar hiçten ikisi olarak karşı karşıya oturmuştuk. (sayfa44)
içimde bir okyanus olduğunu düşünürüm hep. öyle bir okyanus ki safi yaradan ibaret.(sayfa229)
-----------------------------spoiler----------------------------
arka kapaktan:
" dünya gençler satranç şampiyonu olarak girdiğim istihbarat’ tan, iki yıl önce kıçıma tekmeyi vurarak kovmuşlardı beni...
istanbul’ a mis gibi kar yağıyordu.
bir kadın, bir yıldan beri pineklediğim barda beni bulmuş ve kayıp babasını aramam için iki yüz bin lira teklif etmişti...
işi kabul ettim, çünkü beş parasızdım ve kadın çok güzeldi...
üstelik her geçen gün daha da çürüyen içimdeki adamı da kurtarabilirdim belki...
yolumun, bir dönemin en azılı katiliyle kesişeceğini nereden bilirdim ki?
işte şu an ben kanlar içinde yerde yatarken katil tepemde dikiliyordu.
"bu işler satranç oynamaya benzemez" dedi.
üç el silah sesi daha duydum.
kafama sıkmış olmalıydı.
zamanı gelmişti: ruhum kanlar içindeki bedenimden ayrılmış gökyüzüne doğru havalanıyordu."
" dünya gençler satranç şampiyonu olarak girdiğim istihbarat’ tan, iki yıl önce kıçıma tekmeyi vurarak kovmuşlardı beni...
istanbul’ a mis gibi kar yağıyordu.
bir kadın, bir yıldan beri pineklediğim barda beni bulmuş ve kayıp babasını aramam için iki yüz bin lira teklif etmişti...
işi kabul ettim, çünkü beş parasızdım ve kadın çok güzeldi...
üstelik her geçen gün daha da çürüyen içimdeki adamı da kurtarabilirdim belki...
yolumun, bir dönemin en azılı katiliyle kesişeceğini nereden bilirdim ki?
işte şu an ben kanlar içinde yerde yatarken katil tepemde dikiliyordu.
"bu işler satranç oynamaya benzemez" dedi.
üç el silah sesi daha duydum.
kafama sıkmış olmalıydı.
zamanı gelmişti: ruhum kanlar içindeki bedenimden ayrılmış gökyüzüne doğru havalanıyordu."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?