#1018420
anne, babası, akrabaları özel ortamlarda kürtçe konuşan kişidir kendisi. köye gidiş gelişlerinde amcaoğluna sora sora bir şeyler öğrenmiş, konuşulanları anlamaktadır bir parça.
çevresinde bir tane dahi bölücü/kürtçüye de rastlamamış tam tersine ezici çoğunluğu mhpli ya da milliyetçidir. imdi bu ifade de "bakın ben de aslında ne cici vatandaşım" demeye çalışmak değildir.
kürt/kürtlük/kürtçe ayrı bölücülük/eşkiyalık ayrıdır. karadeniz ağzı ya da lazca toplumda neredeyse hiç olumsuz tepki görmez hatta pek sevimli bulunur. nedenini terör, şiddet unsurlarıyla hiç yanyana gelmemiş olmasında aramak lazım. buraya dikkat!..
bağırmadan ilan ettiği evet ırkçı ya da inkârcı olmadığıdır. bir pazarlama/satış için gittiği evde dahi ev sahibiyle atışmıştır, muhtemelen o zaman da "kürtçü" olmuştur. halbuki tek derdi, "sen gakgoşsun, elazığ milliyeçidir" deyip "tüm" kürtlere saydıran ev sahibine ağzının payını vermektir ve de vermiştir.
saydırdığı, kürtler ya da kürtçe değil bunların emperyal amaçlar doğrultusunda istismar edilmesidir. evet kürtçe diye bir dil yoktur. yazı dili zaten yoktur. 70lerde kgb tarafından hazırlanan alfabe ile ardından içte-dışta özenle, inatla pompalanan şiddet/propaganda ile günümüze gelmiştir. biraz bilirim, konuşulanların büyük kısmına farsça lan bu, türkçe lan bu, arapça lan bu demek mümkündür, filolog olmaya gerek yok.
birileri, "ben kürdüm" diyorsa ona "hayır sen eskimosun, ayrıca annen de bir melekti" diyecek değiliz. dilim de kürtçedir diyorsa eyvallah. yaz, çiz, konuş... ama bu duruma nasıl geldik, kısmını da sorgulamalı.
bir yandan barışçı söylemler, eylemler, açılımlar; bir yandan da her bahane ile ortalığı yakıp yıkan eşkıyalıkların da bu tepkilere ne ölçüde yol verdiği düşünülmeli.
entryde bahsedilen faşist hatta daha doğru tabirle nasyonal sosyalist tiplerle hiç alakası olmaz kendisinin.
mesele şu: bu topraklarda müslüman türkler (beylikler, selçuklu, osmanlı yöneticileri diye de okuyabilirsiniz) istisnalar hariç olmak üzere, kimsenin dilini, dinini, yaşam tarzını sorgulamadı. amaç hep ftih yapmak oldu. fetih de "aman toprak kazanayım, köşe olayım" diye değil asıl ve ağırlıklı olarak "ilayı kelimetullah (allahın adını -islamı- duyurma)" ve "nizamı alem (aleme düzen verme)" çıkışlıydı. yüzlerce yıldan, onlarca nesilden bahsediyoruz. bazı bölgeler, gruplar vergiden dahi muaf tutuldu. feodalite hep oldu ama tabii ki batıdakiyle birebir aynı olmamak üzere. okul yok, vergi yok, askerlik yok... e neredeyse devlet yok. koca cihan imparatorluğunun rumeliye ve anadoluya yaptığı yatırımlar kıyaslandığında rumeli beş basar. sebep: o bölgeyi devlete ve islama ısındırmak. allah karşılığını verecektir bu halis düşüncelerinin o ayrı, ama değişen dünya şartlarında da bunun bir karşılığı oldu. dersim isyanı neden oldu? vergi vermek, askerlik yapmak istemiyorlardı, çünkü bugüne dek hep öyle gelmişti. millet, bugün anlaşıldığı anlamda kullanılmıyor, aynı dine inanan insanlar olarak biliniyordu. batının diliyle konuşmaya kendimizi onlara uydurmaya çalıştık. o zaman da dil, inanç, yaşam tarzı birçok açıdan farklılıklarımız çıktı gün yüzüne. kör gözüne parmağım şeklinde çözmeye çalıştık, .ıçtık! geldiğimiz nokta tam olarak budur. bu mesele artık bir çorbadır.
bir entry yetmez. konuşalım tabii ki, yazışalım. buna değer.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?