babel

bok bocegi
alejandro gonzalez inarritu’nun amores perros ve 21 grams’in de dahil olduğu üçlemesinin son filmi.. yine üç farklı hikaye ortak bir olayla kesiştirilmiş ve bu ortak olayın üç farklı durumda nasıl farklı sonuçlar doğurabileceği çok başarılı bir şekilde anlatılmış.. bu sefer biraz daha politik bir açıdan yaklaşılmış ve kişilerin ırkının dünyada kişilere verilen değeri ne kadar büyük ölçüde etkilediği gözümüze gözümüze sokulmadan, rahatsız edici, gerici ama dozunda anlatılmış..

her şeyden önce oyunculuklar çok ama çok kuvvetliydi.. yönetmene laf etmek zaten densizlik olur; çekimler, sahnelere ve anlatılmak istenenlere cuk diye oturan çok doğru kullanılan arka planlar harikaydı.. müzikler çok güzeldi.. japonya kısmı biraz kopuk kalmış gibi görünse de kurgusal açıdan da oldukça başarılı bir filmdi.. amerikalılara, birbirlerinden kopukluklarına, bencilliklerine, paranoyalarına, herkesi potansiyel terörist olarak görmelerine yöneltilen güzel eleştiriler vardı filmde.. bir toprak parçasını ikiye bölen bir sınırın ne çok şey ifade ettiğini yine hatırlatılmıştı.. bir kızın korkunç yalnızlığı ve travması, japonyanın kalabalıklığı ama halkının birbirine olan uzaklığı fonda kullanılarak anlatılmıştı..

özetle film sade ve yalın.. duyguları sömürmüyor ki isterse bunu kolaylıkla yapabilir, senaryoya da cuk diye oturtabilirdi.. tüm ayrıntılar izleyenleri rahatsız edecek kadar dozunda ve yerinde.. bildiğimiz şeyleri anlatıyor tadındaki eleştiriler ise filme haksızlıktan öteye gidemiyor.. bildiğimiz(ama sürekli göz ardı ettiğimiz, unuttuğumuz) şeyleri bize öğretmiyor çünkü hatırlatıyor.. bir tüfeğin dünyanın dört farklı ülkesinde birbirinden ne kadar farklı ama birbirine ne kadar bağlı dört sonuç doğurabileceğini anlatıyor..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol