bir eyüp sabrıyla bekledim
sabahı olmayan gecelerde.
gül dalları yerine demir çubuklar vardı
münzevî-münzevî pencerelerde.
dört uzun yıl boyunca
dışarda koskoca bir doğa
baştan çıkaran kokularıyla
doldurdu yolları.
her bahar göğün kapılarında
şarkılar okudu tarla kuşları.
apak bulutlar geçti habersiz
âşıklığımdan, şairliğimden,
bahar yağmurları bensiz yağdı
ebemkuşağı açtı bensiz.
bir eyüp sabrıyla bekledim
gübreliğinde günlerimin,
insanlar olmadı farkında
en küçük hünerimin.
ne de bir kimsenin haberi oldu
varlığımla yokluğumdan.
yalnız, bir bahar sabahına benzeyen çocukluğumdan
ebemkuşakları gelirdi
eğlendirmek için beni,
içinde çırılçıplak çimdiğim dereler
söylerken kulağımın dibinde ninni
bir bahar sabahı gibi güzel çocukluğumun
kırık beşiğine başımı koyar
uyanmadan günlerce uyurdum.
umudumu, dudaklarında büyük türküler
ellerinde gelincik desteleri
karşımda bulurdum.
öğrenme
istemem
bir eyüp sabrı nedir
torunlarımın torunu.
say ki dedelerin bir masal yaşadı
say ki acılar masaldı,
öttür ölümsüzlüğe doğru borunu!
(bkz: hasan izzettin dinamo)
yirmibirinci yüzyılın insanlarına şiirler
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?