ilkokulda on sıra ve psikolojik travmaları

sinanhalac
ilkokuldaki daha ilk gün, boyum o zamanlarda kısa olduğu için hoca "sen kısa olan sen böyle öne gel" diyerek hayatımı sikmiştir. off yanıma da seçerek oturttu sanki diğer iki kişiyi. birisi saçları örülü, kulağında ipten ucu boncuklu bir küpe (nedense metal küpe yasaktı ama böyle ipli olanlara bişey demiyorlardı) şişe dibi gözlükler, 4 ortalı harita metot defteri (ulan tüm okul hayatım boyunca bir kere sahip olamadım a.k. öyle güzel bir deftere ayrıca daha ilk günden sanki integral işleyecekmişiz gibi ne sikime getirdiyse onu) renk renk kalemleri, içi sünger dolgulu kalem kutusu, sindi bebekli çantasıyla bir kız, öbür yanıma kızın küpesiz hali olan bir çocuğu entegre etti şerefsiz. bir kaç hafta geçti haliyle insanlar kaynaştılar artık veliler gelip sınıfta beklemiyor çocukları korkmasın diye yani güzel ortamlar başladı. başladı başlamasına ama ben yanımdaki o iki maldan başkasını tanımıyorum hem zaten kimse de beni kabul etmiyor. (hem en önde otur hem boyun kısa olsun hem de o malla arkadaşlık yap sonra da herkes beni sevsin diye evde ağla, ilkokul lan orası ilkokul salak kafa) arka sıralar nasıl eğlenceli gırla gidiyor muhabbet, futbol oynanacağı zaman forvetler en arkada oturan çocuklar oluyor, yetenek falan önemsiz, arkada oturan en iyidir. ben yedek kaleci oluyorum her maçta, amına koim profesyonel takımlarda bile yedek kaleci dediğin adam üç beş sezonda bir maç yapıyor, sınıfın kendi arasında tenefüslerdeki 5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan maçta sen oynayabilir misin hiç? ama çocuk aklı işte her teneffüs gidip kaleci kafasını direğe vursa da bir fırsat doğsa diye heyecanla bekliyosun, (hay kafamı sikeyim) zaman ilerledikçe arkadakiler artık bokunu çıkarmaya başlıyorlar, kızların kafalarına silgi bile atıyorlar, nasıl canım çekiyor bir kerecik atabilsem o an dünyanın en mutlu insanı olacam ama yok en öndeyim ve kızlardan seken silgiler pat pat benim kafama geliyor. biraz daha vakit geçtikten sonra doğum günleri yapılmaya başlanıyor ama beni davet eden yok a.k. ulan halbuki bi kere dışarda fırsat yakalasam esecem ortamlarda hastası bırakıcam herkesi ama yok işte yok kimse beni çağırmıyo. anca yanımdaki kopilin doğum gününe gidebiliyorum ona da sınıftan bir tek ben gelmişim. tamamımı sülasinden oluşan bir kalabalık var. iyi kötü sene bitti bir şekilde, (yanımdaki kız o 4 ortalı harita metot defterini bitiremedi ya en çok ona seviniyorum a.k.) 2. sınıf olarak olarak geldiğimizde yine aynı terane yaşandı, 3 ve 4 daha da kötü geçti çünkü arka sıradakiler büyüdükçe yaşlarının karesi ile orantılı olarak piçlik katsayaları da yükseldi. lakaplar, eşşek şakaları, derken 5. sınıfa geldik bir anda herkes sus pus noldu nasıl olduysa, anadolu lisesi sınavına odaklandı herkes, ama ben hala kafama silgi yemeyi sürdürüyorum eskisinden daha yoğum bişimde ve 5 yıl boyunca bir tek maçta bile oynayamamışım. (içimdeki ronaldinho’yu öldürdünüz pezevenkler) anadolu lisesini kazandım evet ve sadece ben kazandım o sınıftan ama şu an hala geceleri uyuyamıyorsam o kafama yediğim silgiler, alınmadığım maçlar, davet edilmediğim doğum günleri ve o ip küpeli kızın 4 ortalı harita metot defteri yüzündendir.

burdan o kafama silgi atan götverenlere sesleniyorum; en ön sırada oturmayı ben istemedim tamam mı, o ipnetor hoca zorla oturttu beni en öne, şimdi boyum 1.85 ve kafa toplarındaki hakimiyetim yüzünden her hafta halı sahanın kralı oluyorum. 5 atıyorum her maç kademeye geliyorum kollektif oynuyorum. doğum günü kalmadı ama dışarı çıkan herkes de beni mutlaka arar, ama ne oldu ne oldu tam 10 yıl boyunca gençliğimin en güzel yıllarını siktiniz attınız, sizin sayesinde edindiğim utangaçlık ve eziklik yüzünden orta okulda süt gibi karıları hep başka piçler götürdü... ben daha fazla konuşamam...

peşin edit: acımayın lan bana ben kendimi yirmisinden sonra buldum...

taksitli edit: yahu yıllar olmuş yazalı hala oyluyorsunuz, kötü bir hikaye var burada kötü, ağlıyorum hatta her okuduğumda...
yoncash
ilk platonik askimin yanimda oturan inegin teki tarafindan butun sinifa yetmezmis gibi butun okula duyurmasi ve hayatimda ki ilk arkadas kazigi yemem sonucu sinifin en sebegi olmak.on sirada oturunca da butun diger arkadaslarinizin yanindakine bak bu o kiz o kereme asikmis hadi gidip sacini cekelim , cantasini tekmeleyelim seklinde ki yaklasimlarina o okuldan gidinceye kadar katlanmak.oysa ki en saf duygulari yasamistim.on sirada oturmasaydim bunlar basima gelmeyecekti.
defrost
boyun kısa olması sonucunda olası bir durumdur. bu durumdaysanız bi de gözlüğünüz varsa ilerleyen okul hayatınızı inek olarak sürdürmeniz olasıdır. hayattan küsüp ders çalışmak ve odtü’ye girmek gibi yan etkileri mevcuttur.
capt it all
ilkokul 1nci sınıftan beri hep arka sıralarda oturan ve lise sonda öğretmenlerin ısrarları neticesi ön sırada oturmak zorunda kalan öğrencinin daha feci bir şekilde hissettiği pisikolojik delirme zımbırtısı. öğrenci her an tedirgindir. herkesin kendisini izlediği hissine kapılır rahat hareket edemez. en sonunda müdürden dayak yeme pahasına sınıf öğretmenine karşı gelinir, binbir trip yapılır ve sonunda özgürlüğe kavuşulur.
zeyra
inek öğrenci olarak ön sırada oturmak gurur vericiydi, öğretmenin gözdesi olmak, her soruda parmağını gözüne gözüne sokmak, ön sırada öğrenci olanların işiydi.
sınıf ayrılırdı bu sıralar ile ön sıra öğrencileri ve arka sıra öğrencileri diye bir orta sıralar vardı, aslında sınıf hayatın dört duvar arasına yansıması gibi olurdu.
öğretmen ceza vereceği zaman arka sıradakileri en öne, ön sıradakini arkaya otuttururdu, birinin normal mekanı diğerine rahatsız gelirdi. biz toplumun nasıl birşey olduğunu ilkokul sınıflarında öğrendik.
wotanmituns
bunun bir baskagı ornegi de ortaokul sıraları ve travmalarıdır.su en arkada oturan okulun zuppe kadrosunda demirbas olan elemanların arasında olan ben,ortaokul ve lise boyunca, ya fevri olmaktan kaynaklanan, yada oyle yada boyle olunmak istenen sahıslar listesinde yer almaktan dolayı, sacma bir perdeyle kapattım gozumu, neden? cunku o on sıralarda oturan dalkavuklar hem hocalara hem arka sıralara itilmis istenmeyen ogrencilere cift diplomalı yalakalık yapıyorlardı, e dogal olarak aklımızın yettigince hos gorunuyordu her sey.yine bu on sıra dalkavukları bilmiyorduk ki gunun birinde onca senedir besledigi ’kin’i’ yuzumuze kusmaya yer arıyormus.universite vs.. gelecek ve gidecek, bu on sıra dalkavukları, ezikligin verdigi gaz ile karsıma ogretmen, siyasetci, hakim, polis vb olarak gelecek ve ne dusunecek efendim? o asla yerine geri getiremeyecegi kisiligi ya karısını doverek, ya ogrencisini doverek, ya vatandasını hırpalayarak kapatmaya calısacak, lakin kapatamayacak, bu bir genelleme gibi gorunse de kimileri basit seyleri kafasına takmadan hem kendini hem baskalarını da mutlu edebiliyor.benim sozum, asla kisiligi olamayacak olanlara.
greyfurt
asagida okuyacaginiz hikaye, deneme sinavinda ön sirada oturan bir üniversite öğrencisi tarafindan yasanmistir.

sabah alttan alınan muhasebe dersinin hocasına yalakalık olsun diye deneme sınavına gidileceği unutulup sabaha kadar arkadaşlarla içilir ve tam yatacakken hatirlanip sinava gidilir.
sinav salonunun arka siralari, hocaya daha cok yalaklanmak icin yüksek başarı hedefleyen daha yalak öğrencilerce kapilmis, greyfurt’a ise numune gibi hocanin kürsüsüne en yakin muhitte bir kiclik bos yer kalmistir. greyfurt adini soyadini yazdiktan sonra sizar.
akabinde su diyalog gerceklesir:
- greyfurt, oglum
+ hiiiink firk nooluyo?
(yalak asistanlarinin yalak gülüsmeleri)
- oglum kalk sinav bitti
+ hocam biz dün...
- anladim, anladim evladim. olsun bak adini düzgün yazmissin.
+ ...

velakin sinif denen ormanda, travma sahibi olmak icin uygun en uygun cografya en ön siralardir. ben sinav kagidina salyalarimi boca ederek horul horul uyurken, bütün anfi o "masumane uyuyan ayi" profilini hafizalarina kazimistir. (gunlerce toshak gectiler. ayriyeten beni uyandirmayan egitim anlayisini esefle kiniyorum. calar saatlemi girelim sinavlara ?)

kissadan hisse: ön siralardan uzak durun. ön siralarda oturmaya mecbur kaldiysaniz; hocayi arka siralara tasiyin.

kalia
bazen boyun kısa olmasından bazen de hırslı anne ve babaların ısrarından en öne oturur çocuk.evet dersleri kaynatma ihtimali olmadığı için sınavlarda başarılı olur.evet öğretmenler tarafından çok sevilir.ama bütün sınıf nefret eder ondan.önde oturduğu için hiç bir muhabbete katılamaz,sosyalleşemez ve evet sevilmez!
ancak bu kişi çoğunlukla lisede isyana gelir ve gider en arkaya oturur.
ragnarok
aslında sınıflardaki en korunaklı bölgedir.hocalar arka sıralarda neler döndüğünü bildiği ve öğrencileri dersi dinlemeye ve izlemeye sevk etmek istediği için genelde arka ve orta sıralarla uğraşır.soyutlanırsınız.

sınav esnasında kopye konusunda titiz bir öğretmen ise gözü arklarda olur ve ön tarafta istediğiniz haltı yeme olanağına sahip olursunuz.

ayrıca ön sıralarda oturan ögrenciler ilerki yaşlarında sırtındaki çürük ve deliklerden de tanınabilir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol