zenginlik

capt it all
zenginlik, malın mülkün vaadettikleridir. beş parasız bir insan eğer bunlara sahipse, asıl zengin odur.
bu vaatler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. kimi için canı her istediğini elde etmek znginlik sayılırken, kimi için zorla elde edilen ufak bir şey, büyük bir mutluluk, sonsuz bir zenginliktir.
mitili
günlerden bir gün çok zengin bir baba ailesi ve oğlunu köye götürmüş. bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. çok fakir bir ailenin yanında iki gece geçirirler.

yolculuk dönüşü baba oğuluna sorar ;
- " insanların ne kadar fakir bir hayat sürdüklerini gördün mü ? "
- " evet baba "
- " ne öğrendin peki ?
" oğlu acı bir tebessümle gülümseyererk cevap verir;

- " şunu gördüm ; bizim evde bir köpeğimiz var , onlarınsa dört tane . bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var , onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. bizim görüş alanımız ön avluya kadar , onlarsa bütün ufku görüyorlar." oğlan sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek hiçbir şey bulamaz ve oğlan ekler ;
- " teşekkürler baba ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için ...."

mim efendi
siyasiler boş yere kavga ederse ekonomi de vatandaşa kalır... temel, dursun ve idris’in parasızlıkları canlarına tak eder. bir taraftan işsizlik bir taraftan geleceği kapkara bir siyaset... ekonomi ve enflasyonu bırakan siyasiler devamlı kavga ederler...
bunlar da oturur geleceğimizi, yani ekonomi, işsizlik nasıl çözülür onu tartışırlar. idris söz alır:
- uşaklar ben en hızlı kalkunmanun yolini buldum... bi uçak filosu yolliyalum. new york’i bombaliyalum... sora da amerika bize atom atar. teslim oluruk. sora da japonya gibi çikaruk ortaya aha zengin oldun...
dursun atılır:
- ula daha kolayi varken öyle niye edeyruk... en iyisi amerika’ya savaş ilan edelum beşinci filo oriya çıkarma yapar... savaşı kaybederuk... ardından almanya gibi ortaya çikaruk aha zenginsun. sonunda temel atılır, kafasını kaşır ve:
- ula uşaklar ya savaşi biz kazanursak, oni hiç hesap etmedunuz...
yazargezer
eskiden zenginligi hep parayla tanimlardim. ev, araba, pahali hobiler... artik mutlulukla tanimliyorum. ev mi? bir cadir bir mat yeter. araba mi? yagmurlu gunlerde beni islatmayacak bir sey olsun. yurumek, pedallamak ya da otostop ne gune duruyor? pahali zevkler mi? pasifigi gecen ozel bir yatta yat sahibi yerine murettebat olmak isterim.

mutluysam zenginim, umutluysam da.
nevermore
maddi zenginlik ise aç gözlülükle birleşip mutsuz eder, manevi ise -sağlık da tam takır olunca- nirvanaya ulasirsiniz. hatta bazen hastalıklara bile şifa oluyor. yoklugunu çektiğiniz bir şey kalmıyor. oluyorsunuz yani..
bendis
belki de istemediğim ilk şeyler arasında hayatın tadı tuzu bir şeylerin az ve ulaşılamaz olmasında ve para bunun önündeki en büyük engel.
(fakiriz ya şimdi nerden kurtarırız diye bakıyoruz)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol