çocuksun sen

quantitatif
bir bulutun pesine takilip gittigimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen soyle
batik bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizligim firtinalar patlarken
govdem kole tacirlerinin barut yaniklari icinde
ve gittikce acitiyor yaralarimi tuzlu su

cocuksun sen, buyumek yakismazdi hic
gulusunun kokusuyla yeserdi bu elma agaci
(solugunun elma kokmasi bundandi belki)
bir elma kokusuna tutundum duserken
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa oyle

cocuksun sen, cocugumsun

ahmet telli siirinden bir bolum.
quantitatif
kirpiklerime dusuyorsun bir ciy damlasi olarak
yumuyorum gozlerimi gozkapaklarimin icindesin
sonsuz bir uykuya daliyorum sonra ve sen
hic buyumuyorsun artik iyi ki buyumuyorsun
adinla basliyorum her siire ve her misrada
esirgeyensin bagislayansin, biad ediyorum.

cocuksun sen ve bu dunya sana gore degil

cocuksun sen-1 den bir bolum.
ithilquessir
iki bolumunu tek baslik altinda birlestirirsek:

dünyanin disina atilmis bir adimdin sen
ömrümüzse karsiliksiz sorulardi hepsi bu
su samanyolu hani avuçlarindan dökülen
kum taneleri var ya onlardan birindeyim
yeni bir yolculuga çikiyorum kar yagiyor
bir ask tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

çocuksun sen sesindeki tipiye tutuldugum

dönüsen ve suya dönüsen sorular soruyorsun
sesin bir çaglayan olup dolduruyor uçurumlarimi
kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
birisi adres sorsa önce silaha davraniyorum
kekemeyim en az kasabali asklar kadar mahçup
ve üzgün kentler ariyorum ayriliklar için
bir yanlisligim bu dünyada en az senin kadar
ve sen kendi küllerini savuruyorsun daga tasa
bir daha dogmamak için dogmak diyorsun
ölümlülerin isi bir de mutlu olanlarin
onlarin hep bir öyküsü olur ve yasarlar
birakip gidemezler alistiklari ne varsa
çocuksun sen her ayrilikta imlasi bozulan
susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
ne olabilir, sorumun karsiligini bilmiyor kimse
kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adi ask oluyor artik
asksa dünyanin çoktan unuttugu bir tansik
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düsüyorsun bir çiy damlasi olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarimin içindesin
sonsuz bir uykuya daliyorum sonra ve sen

hiç büyümüyorsun artik iyi ki büyümüyorsun
adinla basliyorum her siire ve her misrada
esirgeyensin bagislayansin, biad ediyorum.
çocuksun sen ve bu dünya sana göre degil

2

çocuksun sen sesinin çaglayanina düstüm
bir çiçege tutundum düserken, ordayim hâlâ
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
zaman benim iste, nesnelesiyor tüm anlar
dursam ölürüm paramparça olur dünya

çocuksun sen sesinin çaglayanina düstügüm

uçurum diyordun bir ask uçurum özlemidir
birakiyorum öyleyse kendimi sesinin bosluguna
tutunabilecegim tüm umutlari görmiyeyim için
gözlerimi bagliyorum geceyi mendil yaparak
(gözlerim bir yerlerde daha baglanmisti, bunu
unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
bir rüzgâr esse ellerin feslegen kokuyor
kirlangiçlar konuyor alnina aksamüstleri
bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
üzgün bir erguvan agaciyla konusuyorum
ayriligin zorlastigi yerdeyim ve dalginligim
bir mülteci hüznüne dönüyor artik bu kentte

çocuksun sen alnina kirlangiçlar konan

bir bulutun pesine takilip gittigimiz yer
okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
batik bir gemiyim orda, seni bekliyorum
upuzun bir sessizligim firtinalar patlarken
gövdem köle tacirlerinin barut yaniklari içinde
ve gittikçe acitiyor yaralarimi tuzlu su

çocuksun sen, büyümek yakismazdi hiç
gülüsünün kokusuyla yeserdi bu elma agaci
(solugunun elma kokmasi bundandi belki)
bir elma kokusuna tutundum düserken
sallanip durmaktayim bir saatin sarkaci
nasil gidip geliyor gidip geliyorsa öyle

çocuksun sen, çocugumsun

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol