frida kahlo

slowly gencolez
meksikada yasadigim yerin cok yakininda muze halinde olan evini gezdigimde ve hayat hikayesini ogrendigimde hayran kaldigim sahis.

hayati hakkinda bilgi

"sanat tarihinde ilk kez bir kadin,
tam bir ictenlikle, yalin ve sakinligi icinde acimasiz denebilecek bir ictenlikle yalnizca kadini ilgilendiren genel ve ozel olgulari dile getirmistir.
cok yumusak ve zalim olarak da nitelenebilecek ictenligi,
bazi seylerin kesin ve tartismasiz bir bicimde tanikligini yapmasini saglamistir;
bunun icin kendi dogumunu, meme emmesini,
ailesi icinde buyumesini ve her turden korkunc acilarini, kesin olgularla duygulari genellestirip, onlari kosmogonik ifadesine ulastigi durumlarda bile her zaman yapmis oldugu gibi gercekci kalarak, derine inerek resmetmistir...
frida kahlo meksika ressamlarinin en buyugudur.
gelecegin dunyasi icin sahip oldugu degeri olcmek mumkun degildir."

bu sozler dunyanin en unlu ressamlarindan meksikali diego rivera’nin; 25 yillik esi-sevgilisi frida kahlo’nun sanatina iliskin. pablo picasso da paris’te actigi serginin ardindan, benzeri bir yorum yapar rivera’ya kahlo icin: "ne sen, ne derain ne de ben, frida kahlo gibi yuzler cizmeyi biliyoruz". ayni sergide wassily kandinsky, kahlo’yu gozyaslari icinde kutlar.

meksika’da herkesin bildigini, diego rivera da sikca yineler:

"o benden daha iyi resim yapiyor."

frida kahlo kimdir? bazilarina gore surrealist ressam, bazilarina gore diego rivera’nin ressam esi. kendisini surrealist olarak degerlendirenlere "ben surrealist bir ressam degilim. asla hayallerimi resimlemedim. yalnizca kendi gercegimi resimledim" der. donemin entelektuellerinden alejandro gomez arias da, onun diego’yla iliskisini soyle degerlendirir:

"bir ressam olarak frida, diego’ya hicbir sey borclu degildi,
yani diego hicbir zaman onun hocasi olmadi,
asla bir resmini duzeltmedi demek istiyorum.
hatta pek cok konuda tersi gecerliydi,
cunku frida’nin onun uzerinde ahlaksal ve sanatsal olarak guclu bir otoritesi vardi."

kahlo’nun resimlerindeki imgelerin, duygu yogunlugunun, fiziksel ve psikolojik acinin en yalin aciklamasi, onun yasam oykusunde ifadesini bulur. resimlerinin cogunda, nesnelesmis bedeni ile bu bedene ait her organin aci-umut dolu cigligi hissedilir. bu ciglik, beden ile duygularin butunlugunu saglama mucadelesinde somutlanir cogu kez. aci, umudu ve mucadeleyi besler.

meksika’dan bir kadin

meksikali ressam magdalena carmen frida kahlo calderon, 6 temmuz 1907’de, mexico city yakinlarindaki coyoacan’da dogmustur. fakat dogum tarihini, meksika devriminin gerceklestigi 1910 olarak soylemis, yasaminin modern meksika’nin dogusuyla baslamis olmasini istemistir. bu ayrinti, onun bagimsiz kimliginin ve sosyal ve ahlaki kaliplara karsi koyusunun, tutkulariyla hareket edisinin, amerikanlasmaya karsi meksikaliligini ve kulturel gelenekleri savunmasinin ipuclarini vermektedir.

frida’nin dogumundan kisa sure sonra, annesi hastalandi ve kizina sut veremeyecek hale geldi. bu yuzden cocugu, bir sure, kizilderili bir sutanne emzirdi. bunun frida’yi etkilemis olamayacagina inandilar, ama kahlo, yillar sonra yaptigi resimlerde, sutannesini, meksikali yonunun mitik bir sekilde bedenlenmis hali olarak gosterdi. hakkinda karmasik duygular besledigi annesini cok nazik, canli ve zeki, ama ayni zamanda zalim, hesapli ve fanatik bir sekilde dindar olarak tanimlamistir.

annesine pek duskun olmasa da, frida babasini cok seviyordu. alti yasindayken gecirdigi cocuk felci sirasinda babasinin dokuz ay boyunca kendisine baktigini hic unutmamistir. bu hastaligin bir sonucu olarak, frida’nin bir bacagi ozurlu kalmis, kendisine "tahta bacak frida" denmistir. gunlugunde, cocuklugunun harika gectigini, babasi hasta bir insan olsa da sefkat ve caliskanligin mukemmel bir simgesi oldugunu, daha da onemlisi, tum sorunlarina anlayisla yaklastigini soylemistir.

kaza

kahlo, escuela nacional preparatoria’da aldigi egitimden sonra, doga bilimlerine yonelmek istemistir. ama 1925 eylul’une kadar sanatla ilgilenmeyi dusunmedigi halde, kendini, cizim yapmak zorunda oldugu bir studyoda bulmustur. kahlo’nun butun hayatini derinden etkileyen kaza, 17 eylul 1925’te, erkek arkadasi alejandro gomez arias ile birlikte otobusle okuldan donerken gerceklesti. bindikleri otobus, bir tramvayla carpisir ve cok sayida kisi olur.

"benim zamanimda otobusler hic de guvenilir degildi;
henuz yeni kullanima girmislerdi ve pek ragbet goruyorlardi.
tramvaylar bosalmislardi. alejandro gomez arias’la otobuse bindim...
kisa bir zaman sonra otobus ile xochimilo hattinin treni carpisti.
tuhaf bir carpismaydi bu; siddetli degil, agir ve yavasti, herkesi sarsti.
beni daha da cok sarsti.

once baska bir otobuse binmistik.
ama kucuk semsiyemi unuttugumu gorunce, aramak icin indik,
beni harabe eden otobuse boylece bindik. kaza bir kavsakta oldu...
insanin carpismanin farkina vardigi, agladigi dogru degil.
gozumden bir tek damla yas akmadi ve demir cubuk,
kilicin bogayi delmesi gibi beni deldi gecti."


alejandro arias gomez, trenin celik cubuklarindan birinin, frida’nin legen kemigi hizasinda, bir tarafindan girip, diger tarafindan ciktigini anlatmistir. gomez’in anlattiklari arasinda, frida’nin kan icindeki bedeni uzerine altinlar dustugu ve insanlarin "la bailarina, la bailarina" diye sarkilar soyledigi de vardir.

ambulans gelip de frida hastaneye goturuldugunde, doktorlar, omurgasinin, bel bolgesinde uc noktadan kirildigini, koprucuk kemigi ile ucuncu ve dorduncu kaburgalarinin da kirik oldugunu gorduler. sag bacagi on bir yerden kirilmis, yerinden oynamis ve ezilmisti. sol omzu cikmis, legen kemigi de uc yerden kirilmisti. celik cubuk karninin sol tarafindan girip cinsel organindan cikmisti. doktorlar, tekrar yuruyebileceginden, hatta yasayabileceginden bile supheliydiler. onu parca parca bir araya getirmeleri gerekiyordu. doktorlar, anne ve babasini aradilar, ama ikisi de gelebilecek durumda degildi. onu ziyarete yalnizca kiz kardesi matilde ve okul arkadaslari gitti. hastanede gecirdigi gunlerde, aldigi yaralar nedeniyle kendisini ziyarete gelemeyen erkek arkadasina duzenli olarak mektup yazdi.

kizil hac hastanesi’nden tam bir ay sonra, 17 ekim’de ayrildi. taburcu edilmisti, ama aylarca evden cikamayacagi dusunuluyordu. bu aylarda, sikinti ve acidan kacmak icin resim yapmaya basladi. kendisini gormek ve resmini yapmak icin yaninda bir ayna bulunduruyordu. 1925 yilindan baslayarak, frida’nin hayati, korkunc bir savas ve omurgasi ile sag bacaginda dinmeyen bir agriyla gecti. ama cok aci cektigi halde, bunu gostermekten kacindi. hastayken bile surekli gulumsuyordu.

5 aralik 1925’te sunlari soyler: "basima gelen en iyi sey aci cekmeye alismaya baslamam." sadece frida degil, ailesinin de bu duruma alismasi oldukca zaman alir. surekli alci korseyle yatan, acilar icinde haykiran kizlarinin karsisinda caresizdirler. kayinpederinden fotografciligi ogrenen babasi, uzun yillar fotograf cekerek ailesini gecindirir. isleri giderek kotulesen babasi, frida’nin bakim masraflarini daha fazla kaldiramaz ve evde degerli olan her sey satilir. bir tek babasinin tutkuyla caldigi piyanosuna ve kitaplara kiyilamaz. aile ciddi bir sikinti icindedir. babasinin sara krizleri siklasir.

bir pazar gunu aile frida’nin odasinda toplanir. tahtalar tasinir, alet cantasi acilir. frida’ya yeni bir karyola yapmaya karar vermislerdir. o gunun aksami karyola bitirilir. tipki krallarin sutunlu karyolasina benzer. annesi matilde, surpriz yaparak yatagin tavanina da bir ayna asar, frida kendini seyredebilsin diye. frida’nin ilk tepkisi dehsetlidir. parcalanmis bedeni ve "kendisi" ile karsi karsiyadir artik. bir sure sonra aynanin altinda yatan bedenine, parcalanmis kimligine daha az korkarak bakmaya ve aynadaki frida’yi cizmeye baslar. dayanilmaz siddetteki agrilarini duymamanin bir yoludur bu: "aslinda pek onem vermeksizin, resim yapmaya basladim" der sonraki yillarda. ilk portresini ilk aski alejandro’ya armagan eder. oysa o, alejandro icin bir ask olmaktan coktan cikmistir.

kazadan sonra otoportreler ve baska resimler yapmayi surdurdu. iyi hissettigi bir gun, saygin bir sanatci oldugunu bildigi diego rivera’yi gormeye gitti. resimlerinin, bir kariyer yapmak icin yeterince iyi olup olmadigini sordu ona. daha sonra da gorusmeye devam ettiler. tanistiklarinda, rivera kirk bir yasindaydi. fiziksel bir cekiciligi olmadigi bir gercekti, ama canli ve etkileyici bir adamdi. 21 agustos 1929’da kahlo ve rivera evlendiler.

evliliklerinin ilk yilinda frida hamile kaldi, ama hamilelik sirasinda yasadigi sorunlar yuzunden, bebegi aldirdi. basina gelen kotu olaylar bununla da bitmedi. diego’nun, kucuk kiz kardeslerinden biriyle iliskisi oldugunu ogrendi. hayatinin sonraki yillarinda, basindan iki dusuk vakasi daha gecti ve diego’nun, baskalariyla da iliskisi oldugunu ogrendi. 1939 yilinda nihayet bosanmaya karar verdi. ama 1940’ta yeniden evlendiler.

"o benim gozumde bir devdi.
sozcugun hem kutsal hem de gercek anlaminda.
herseyi dev boyutlardaydi.
uretkendi, canliydi, yasam, enerji, soz, hareket, dinginlik, fikir ve resim doluydu.
o gune kadarki calismalarini yuzlerce kilometrekare olarak ifade etmek mumkundu..

o daha disa, toplumsal olana acikti, bense ice, insanin mahremiyetine donuktum.
ayni turden bu yakinligin, birbirimizin calismasina yonelttigimiz bu bakisin ve bu konudaki elestirilerinin yasamimdaki en guzel seylerden oldugunu dusunuyordum.
iliskimizin en guzel yonlerinden biri de buydu."


"...gecelerim surekli seni ariyor.
bedenim bir kac sokagin ya da adi bir cografyanin bizi ayirdigini anlayamiyor.
bedenim gecenin ortasinda senin golgeni gorememekten dolayi acidan cildiriyor.
bedenim uykunda sana sarilmak istiyor.
bedenim gece uyumak ve karanlikta senin opusunle uyanmak istiyor.
gecelerim bundan daha zalim bir dus tanimiyor."
12 eylul 1939 meksika

"diego’ya asik oldum, ailem bundan hic hoslanmadi,
cunku diego bir komunistti ve bizimkiler onu cok cok cok sisman breughel’e benzetiyordu. bunun bir fille beyaz guvercinin evlenmesini andirdigini soyluyorlardi.
her seye ragmen 21 agustos 1929’da evlendik.
diego’ya; ’kizimin hasta oldugunu ve yasami boyunca saglik sorunlari olacagini unutmayin. akillidir ama guzel degildir. bunu aklinizdan cikarmayin. her seye ragmen onunla evlenmek istiyorsaniz, riza gosteriyorum’
diyen babam disinda dugune kimse gelmedi."

...frida icin diego’nun anlamini, gunlugune yazdigi su sozlerden izlemek olanakli:

"baslangic diego ... yapici diego ... cocugum diego
ressam diego ... babam diego ... oglum diego
sevgilim diego ... kocam diego
dostum diego ... anam diego

ben diego
evren diego"

diego, frida kahlo’nun cocuklugunun gectigi mavi ev’e yerlesir. iliskileri, inisli cikisli ama, hep tutkuludur. bu sure icinde rivera, skandallar yaratan iliskiler kurar. frida’nin da "ask" diye tanimladigi iliskileri olur. bunlardan biri de, rivera’nin meksika cumhurbaskani’ndan aldigi ozel izin sonucu meksika’ya gelen trocki’yledir. trocki, kahlo’nun evine yerlesir. aralarinda engellenemez bir yakinlik olur. gizlilik kosullarinda bir sure devam eden iliski, trocki’nin karisi tarafindan fark edilir. frida, trocki’den ayrilir.

frida’nin sagligi sik sik bozulur. dayanilmaz agrilari teklarlar. buna ragmen butun gucuyle resim yapar. amerika’da, fransa’da sergiler acar. basaridan basariya imza atar. ama icindeki bosluk duygusundan kurtulamaz. uc gebeligi de dusukle sonuclanir. bebege yasam vererek, bir anlamda bedenindeki olumle yasam arasindaki mucadeleden, yasami dogurmak ister. oylesine buyuk bir aci duyar ki bundan, kaza ile ilgili kabuslari tekrarlar.

frida, cocugu olmadigi icin, surekli evcil hayvanlar besliyordu. bunlarla ilgili iki portresi vardir: 1941’de yaptigi "ben ve papaganlarim" ile 1943’te yaptigi "maymunlarla otoportre". 1950 yilinda, omurgasindan oldugu ameliyatlar nedeniyle, yine dokuz ay hastanede yatti. 1953’te ise meksika’daki galerisinde, ilk kisisel sergisini acti. 1954’te, hastaligi agirlasti. buna ragmen kuzey amerika’nin guatemala’ya mudahale etmesine karsi yapilan gosteriye katilmisti. 13 temmuz 1954’te, akcigerlerindeki damarlarin tikanmasi sonucu olmustur, ama gunlugundeki intihar dusunceleri, kendi hayatina son vermis olabilecegi dusuncesini de uyandirmaktadir.

hayati boyunca aci cekmistir kahlo. ama buna ragmen, hayranlik uyandiracak bir sekilde, basi hep dik kalmistir.

kahlo’nun rahatsiz edici sanati

pek cok yeni goruntu egilimleri, insan vucudundan yararlaniyor: sahne sanatcilari, goruntu sanatcilari, sanal sanatcilar, uzman yaraticilar, herkes vucutlari aciyor, bagliyor, boyuyor, dovmeler yapiyor...vucut parcalari her yerde: dergilerde ve reklamlarda beyinler, logolarda kafalar, reklamlardaki kalpler...

frida kahlo ise bunu 60 yil kadar once yapti. resimlerinde kanli dogum ve olumler, fetusler, cesetler, vucutlardan ayri organlar vardi. kahlo’nun bir baska belirgin ozelligi de modern asiri kulturel egilimlerin calismalarinin onculugunu yapmasi, zamanina gore hayli cesur bir yaklasimla gorunen ve gorunmeyen arasindaki degisken sinir, olumluya dogru bir ilerleme icin duyulan guclu cekim, degisim, bedenin dis objelerce ele gecirilmesi ve beden/zihin, dis/ic gibi geleneksel ayrimlarin parcalanmasi gibi konulari islemesiydi.

belki de bir soyleme gore (derrida), disarisinin, iceriyi gostermesine izin vermek, deri gibi dis engelleri kaldirip yasamin icini, disariya sergilemek vardir kahlo’nun eserlerinde.
weyzu
salma hayek in de başrolde oynadığı çok güzel bir film...frida (2002)...
http://www.imdb.com/title/tt0120679
pelagehatun
çoğunlukla kendini çizen, bıyıklarını kalın kaşlarını sıradan bi kadın gibi gizlemeye çalışmayan, kocasına sırılsıklam aşık. hele ki bir portresinde onu alnında çizerek bunu kanıtlamış ressam. gençliğinde hep erkek kıyafetleri giyermiş. bi de doktor olacakmış geçirdiği kaza yüzünden olamamış.
idiamin
benim ve sanırım bir çoklarının aklının almadığı bir dünyada yaşadığı için kesinlikle sürrealist olmadığını belirtmiş meksikalı ressam. çileli bir hayat yaşamış, acılar içerisinde ölmüştür.

bana göre başyapıtı henry ford hospital adlı tablosu olan aşmış kadın. bu tabloyu ne zaman görsem derin bir hüzün yaşarım halen daha. yaşamak isteyenler için:http://www.tate.org.uk/modern/exhibitions/kahlo/images/henryfordhospital.jpg
elifielifine
senden niye vaz geçtim diego!
kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
bencil olduğun için vazgeçtim.
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

frida kahlo

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol