"gel ne olursan gel" cagrisiyla 13.yy dan beri insanlari etkisi altina alan,insan olmayi herseyin uzerinde tutan ve halen dunyaca okunmakta olan siirlerin yazari kisi.
mevlana celaleddin i rumi
inatla hosgoruyu,barisi,sevgiyi insanlara asilamaya calisan yuce insan.
(bkz: konya)
mevlana celaleddin-i rumi.
pi$mi$in halinden hic anlarmi ham
sozu kisa kesmek lazim vessalam
pi$mi$in halinden hic anlarmi ham
sozu kisa kesmek lazim vessalam
omrumun mahsulu uc sozdor heman,
ham idim ,pistim ,yandim el-emân.
ham idim ,pistim ,yandim el-emân.
ok gibi dogru olsam uzaga atarlar beni,
yay gibi egri olsam elde tutarlar beni.
yay gibi egri olsam elde tutarlar beni.
yedi ogudu:
1.comertlikte ve yardim etmede akarsu gibi ol.
2.sefkat ve merhamette gunes gibi ol.
3.baskalarinin kusurunu ortmede gece gibi ol.
4.hiddet ve asabiyette olu gibi ol.
5.tevazu ve alcak gonullulukte toprak gibi ol.
6.hos gorurlulukte deniz gibi ol.
7.ya oldugun gibi gorun , ya da gorundugun gibi ol.
(bkz: yorumsuz)
1.comertlikte ve yardim etmede akarsu gibi ol.
2.sefkat ve merhamette gunes gibi ol.
3.baskalarinin kusurunu ortmede gece gibi ol.
4.hiddet ve asabiyette olu gibi ol.
5.tevazu ve alcak gonullulukte toprak gibi ol.
6.hos gorurlulukte deniz gibi ol.
7.ya oldugun gibi gorun , ya da gorundugun gibi ol.
(bkz: yorumsuz)
(bkz: semsi tebrizi)
gonuller sultani mevlana.
gozlerini dis dunyadan biraz da kendi iclerine cevirmek isteyenlerin
kendi ruhunda yolculuk yapmak isteyenlerin
kendini bilmek ve tanimak isteyenlerin rehberi.
yuzlerce yildir her turlu karanligi aydinlatan isik.
gozlerini dis dunyadan biraz da kendi iclerine cevirmek isteyenlerin
kendi ruhunda yolculuk yapmak isteyenlerin
kendini bilmek ve tanimak isteyenlerin rehberi.
yuzlerce yildir her turlu karanligi aydinlatan isik.
hile ve care diye zindani delip de cikmaya derler. yoksa birisi zaten acilmis deligi kapatirsa yaptigi is, soguk ve ters bir istir.
kopeklerin dudaklari degdi diye deniz kirlenmez.
ismini duydugum zaman nedense aklima hep konya gelen kisilik.
mevlananin muhtesem sozlerinden birisi de: "dun dunde kaldi cancagizim, bugun yeni seyler soylemek lazim"dir. asmis bir sozdur kanimca. dibe vurulan anlarda kisinin gecmisten, gecmisin getirdigi umitsizlikten siyrilmasini saglar niteliktedir. cunku zaman zaman bosvermek, unutmak en iyisidir. gecmise takili kalmak tuketir beyninizi, yer bitirir sizi. ani yasamak, mutlu olmak, aydinlik gunlere yelken acmak vardir.
(bkz: tecrubeyle sabittir)
(bkz: tecrubeyle sabittir)
tadi mukemmel olan icerdigi malzeme olarak karisik pideye cok benzeyen bir pide cesidi.
(bkz: mevlana pide)
(bkz: mevlana pide)
(bkz: mevlana celaleddin rumi).
mevlana (1207-1273)
mevlâna 30 eylul 1207 yilinda bugun afganistan sinirlari icerisinde yer alan horasan yoresinde, belh sehrinde dogmustur.
mevlânanin babasi belh sehrinin ileri gelenlerinden olup sagliginda "bilginlerin sultani" unvanini almis olan huseyin hatibî oglu bahaeddin veleddir. annesi ise belh emiri rukneddinin kizi mumine hatundur.
sultânul-ulemâ bahaeddin veled, bazi siyasi olaylar ve yaklasmakta olan mogol istilasi nedeniyle belhten ayrilmak zorunda kalmistir. sultânul-ulemâ 1212 veya 1213 yillarinda aile fertleri ve yakin dostlari ile birlikte belhten ayrildi.
sultânul-ulemânin ilk duragi nisâbur olmustur. nisâbur sehrinde taninmis mutasavvif ferîduddin attar ile de karsilasmistir. mevlâna burada kucuk yasina ragmen ferîduddin attarin ilgisini cekmis ve takdirlerini kazanmistir.
sultânul-ulemâ nisâburdan bagdata ve daha sonra kûfe yolu ile kâbeye hareket etti. hac farizasini yerine getirdikten sonra donuste sama ugradi. samdan sonra malatya, erzincan, sivas, kayseri, nigde yolu ile lârendeye (karaman) geldi. karamanda subasi emir musanin yaptirdiklari medreseye yerlesti.
1222 yilinda karamana gelen sultânul-ulemâ ve ailesi burada 7 yil kaldi. mevlâna 1225 yilinda serefeddin lalanin kizi gevher hatun ile karamanda evlendi. bu evlilikten mevlânanin sultan veled ve alâeddin celebi adinda iki oglu oldu. yillar sonra gevher hatun u kaybeden mevlâna bir cocuklu dul olan kerra hatun ile ikinci evliligini yapti. mevlânanin bu evlilikten de muzaffereddin ve emir alim celebi adli iki oglu ve melike hatun adli bir kizi dunyaya geldi.
bu yillarda anadolunun buyuk bir kismi selcuklu devletinin egemenligi altinda idi. konya ise bu devletin bassehri idi. konya sanat eserleri ile donatilmis, ilim adamlari ve sanatkarlarla dolup tasmisti. kisaca selcuklu devleti en parlak devrini yasiyordu ve devletin hukumdari alâeddin keykubad idi. alâeddin keykubad, sultânul-ulemâ bahaeddin veledi karamandan konyaya davet etti ve konyaya yerlesmesini istedi.
bahaeddin veled, sultanin davetini kabul etti ve konyaya 3 mayis 1228 yilinda ailesi ve dostlari ile geldi. sultan alâeddin onu muhtesem bir torenle karsiladi ve ona ikametgâh olarak altunapa (iplikci) medresesini tahsis etti.
sultânul-ulemâ, 12 ocak 1231 yilinda konyada vefat etti. mezar yeri olarak selcuklu sarayinin gul bahcesi secildi. gunumuzde muze olarak kullanilan mevlâna dergâhina bugunku yerine defnedildi.
sultânul-ulemâ olunce talebeleri ve muridleri bu defa mevlânanin cevresinde toplandilar. mevlânayi babasinin tek varisi olarak gorduler. gercekten de mevlâna buyuk bir ilim ve din bilgini olmus, iplikci medresesinde vaazlar veriyordu. medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup tasiyordu.
mevlâna 15 kasim 1244 yilinda sems-i tebrizî ile karsilasti. mevlâna semste "mutlak kemâlin varligini" cemalinde de "tanri nurlarini" gormustu. ancak beraberlikleri uzun surmedi. sems aniden oldu. mevlâna semsin olumunden sonra uzun yillar inzivaya cekildi. daha sonraki yillarda selâhaddin zerkubi ve husameddin celebi, sems-i tebrizînin yerini doldurmaya calistilar.
yasamini "hamdim, pistim, yandim" sozleri ile ozetleyen mevlâna 17 aralik 1273 pazar gunu hakkin rahmetine kavustu. mevlânanin cenaze namazini vasiyeti uzerine sadrettin konevi kildiracakti. ancak sadreddin konevi cok sevdigi mevlânayi kaybetmeye dayanamayip cenazede bayildi. bunun uzerine mevlânanin cenaze namazini kadi siraceddin kildirdi.
mevlâna olum gununu yeniden dogus gunu olarak kabul ediyordu. o oldugu zaman sevdigine, yani allahina kavusacakti. onun icin mevlâna olum gunune dugun gunu veya gelin gecesi manasina gelen "seb-i arûs" diyordu ve dostlarina olumunun ardindan ah-ah, vah-vah edip aglamayin diyerek vasiyet ediyordu.
"olumumuzden sonra mezarimizi yerde aramayiniz! bizim mezarimiz âriflerin gonullerindedir"
hz. mevlâna
mevlâna 30 eylul 1207 yilinda bugun afganistan sinirlari icerisinde yer alan horasan yoresinde, belh sehrinde dogmustur.
mevlânanin babasi belh sehrinin ileri gelenlerinden olup sagliginda "bilginlerin sultani" unvanini almis olan huseyin hatibî oglu bahaeddin veleddir. annesi ise belh emiri rukneddinin kizi mumine hatundur.
sultânul-ulemâ bahaeddin veled, bazi siyasi olaylar ve yaklasmakta olan mogol istilasi nedeniyle belhten ayrilmak zorunda kalmistir. sultânul-ulemâ 1212 veya 1213 yillarinda aile fertleri ve yakin dostlari ile birlikte belhten ayrildi.
sultânul-ulemânin ilk duragi nisâbur olmustur. nisâbur sehrinde taninmis mutasavvif ferîduddin attar ile de karsilasmistir. mevlâna burada kucuk yasina ragmen ferîduddin attarin ilgisini cekmis ve takdirlerini kazanmistir.
sultânul-ulemâ nisâburdan bagdata ve daha sonra kûfe yolu ile kâbeye hareket etti. hac farizasini yerine getirdikten sonra donuste sama ugradi. samdan sonra malatya, erzincan, sivas, kayseri, nigde yolu ile lârendeye (karaman) geldi. karamanda subasi emir musanin yaptirdiklari medreseye yerlesti.
1222 yilinda karamana gelen sultânul-ulemâ ve ailesi burada 7 yil kaldi. mevlâna 1225 yilinda serefeddin lalanin kizi gevher hatun ile karamanda evlendi. bu evlilikten mevlânanin sultan veled ve alâeddin celebi adinda iki oglu oldu. yillar sonra gevher hatun u kaybeden mevlâna bir cocuklu dul olan kerra hatun ile ikinci evliligini yapti. mevlânanin bu evlilikten de muzaffereddin ve emir alim celebi adli iki oglu ve melike hatun adli bir kizi dunyaya geldi.
bu yillarda anadolunun buyuk bir kismi selcuklu devletinin egemenligi altinda idi. konya ise bu devletin bassehri idi. konya sanat eserleri ile donatilmis, ilim adamlari ve sanatkarlarla dolup tasmisti. kisaca selcuklu devleti en parlak devrini yasiyordu ve devletin hukumdari alâeddin keykubad idi. alâeddin keykubad, sultânul-ulemâ bahaeddin veledi karamandan konyaya davet etti ve konyaya yerlesmesini istedi.
bahaeddin veled, sultanin davetini kabul etti ve konyaya 3 mayis 1228 yilinda ailesi ve dostlari ile geldi. sultan alâeddin onu muhtesem bir torenle karsiladi ve ona ikametgâh olarak altunapa (iplikci) medresesini tahsis etti.
sultânul-ulemâ, 12 ocak 1231 yilinda konyada vefat etti. mezar yeri olarak selcuklu sarayinin gul bahcesi secildi. gunumuzde muze olarak kullanilan mevlâna dergâhina bugunku yerine defnedildi.
sultânul-ulemâ olunce talebeleri ve muridleri bu defa mevlânanin cevresinde toplandilar. mevlânayi babasinin tek varisi olarak gorduler. gercekten de mevlâna buyuk bir ilim ve din bilgini olmus, iplikci medresesinde vaazlar veriyordu. medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup tasiyordu.
mevlâna 15 kasim 1244 yilinda sems-i tebrizî ile karsilasti. mevlâna semste "mutlak kemâlin varligini" cemalinde de "tanri nurlarini" gormustu. ancak beraberlikleri uzun surmedi. sems aniden oldu. mevlâna semsin olumunden sonra uzun yillar inzivaya cekildi. daha sonraki yillarda selâhaddin zerkubi ve husameddin celebi, sems-i tebrizînin yerini doldurmaya calistilar.
yasamini "hamdim, pistim, yandim" sozleri ile ozetleyen mevlâna 17 aralik 1273 pazar gunu hakkin rahmetine kavustu. mevlânanin cenaze namazini vasiyeti uzerine sadrettin konevi kildiracakti. ancak sadreddin konevi cok sevdigi mevlânayi kaybetmeye dayanamayip cenazede bayildi. bunun uzerine mevlânanin cenaze namazini kadi siraceddin kildirdi.
mevlâna olum gununu yeniden dogus gunu olarak kabul ediyordu. o oldugu zaman sevdigine, yani allahina kavusacakti. onun icin mevlâna olum gunune dugun gunu veya gelin gecesi manasina gelen "seb-i arûs" diyordu ve dostlarina olumunun ardindan ah-ah, vah-vah edip aglamayin diyerek vasiyet ediyordu.
"olumumuzden sonra mezarimizi yerde aramayiniz! bizim mezarimiz âriflerin gonullerindedir"
hz. mevlâna
sanildigi gibi iranli degil öz be öz afganistanlidir.farsca’yi kullanmistir cunku; islam dunyasinda edebiyat alaninda farsca ileridedir ve yaygindir.
(bkz: neyi ariyorsan osun sen)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?