dut ağacı

xerxes
baris manco’nun 1985 yilinda cikan "24 ayar" albumunde yer alan guzel bir eser. aslinda bu bir oykudur ve baris abimiz o yumusacik sesiyle dut agaci ile ilgili daha dogrusu kaybolan degerlerimizle ilgili bir oyku anlatir bizlere. arkada belcikali klavyeci jean jacques falaise’nin tinilarini duyarsiniz.

bu sabah dogup buyudugum mahallenin sokaklarinda dolastim
cocuklugumu tekrar yasamak istedim bu sabah
ve bir an keske bugun hic olmasaymis diye dusundum
keske dun dun kalsaymis

su sagdaki iki katli ev nezahat hanimlar‘indi galiba
yok yok bu yekta beyler‘inki olmali
nezahat hanimlar‘inkinin yani top oynadigimiz bos arsaydi
iyi ama nerde bos arsa, ya bakla tarlasi peki tas mektep
nerdeler
kimler goturdu, kimler caldi o guzelim anilari benden

birden riza amca‘yi gordum
yine o dut agacinin altinda oturuyordu
kostum ellerine sarildim
once tanimadi, sonra riza amca‘nin simsicak ellerinde
cocuklugumu yeniden yasamaya basladim.

tam karsimizda ki evin ucuncu katinda otururlardi
ondort yasinda boyanmaya basladigindan
mahalleli sonunu pek iyi gormezdi dogrusu
bu kiz cok tango oldu derlerdi
evlenmis iki sokak oteye tasinmislar
eskisi gibi mi diye sordum
eskisi gibiymis, biraz kilo almis o kadar
olsun
kimbilir kilolu olmak bile ne yakismistir ona
zaten ne yakismazdi ki...

rengini begenmedim dedi riza amca
ustelik bayagi suzulmussun
tabii gece hayati icki sigara, bakmiyorsuuz ki kendinize
ilahi riza amca....
birlikler umumi katipliginden emekli olali beri
gecesi gunduzu bu dut agacinin altinda gecerdi
son uc sadrazami ve cumhuriyetten bu yana butun basvekilleri
sirasiyla ezbere bilir bize de saydirirdi cocuklugumuzda
hala hatirliyormusun diye sordu?
hatirliyormuyum..... hic unutamamistim ki
bilekten bagli acik sandaletler giyerdi
nedense pek derin bir iz birakti bende bu sandaletler
birde kolaltlari genisce oyulmus pembe bluzu
ilk sigarasini yakisimi hatirliyorum da
ne gururlanmistim ya rabbim
nasil da bakmisti gozlerime
yillar yili bu bakislarla yasadim
onlarla uyudum onlarla uyandim
simdi kimbilir hangi eller yakiyordur sigarasini

oysa bu dut agacinin altinda soz vermistim
soz soz soz
hep lafta kaldi dedi riza amca
yikmadik ev birakmadilar mahallede
evlerle beraber bahceler de yok oldu
bir su dut agaci kaldi
onu kesmeseler bari

birden gozleri parladi
sahi sen televizyona filan da cikiyorsun dedi
tabi ya seni dinlerler
bir seferinde soyle
cik pat pat soyle
su dut agcini kesmesinler de
aslinda dizlerinde derman olsa
nafua vekiline bile cikardi riza amca ama
gencler ne gune duruyordu ki

soz verdim riza amca‘ya
dut agacini kestirmeyecegime soz verdim
dunu bilmeden bugunu yasamanin bedeli oylesine agirdi ki
yarini bugunden kurtarmak icin
hayatimda ikinci defa soz verdim

birinciyi tutamamistim ama
ikinci sozumu tutacagima soz verdim...


su hayat bitsede gitsek
çok saglam yapısı olan yağlı bir agactır.tahtası için sarı siyah beyaz damarlı parlak renkler verir.cok uzun boylarda buyümez.yarı agır odunu vardır.desenli yapısından dolayı dekoratif amaclı mobilya malzemesidir.dayanıklı bir yapı malzemsidir.toprakta kolay çürümez.öz ve dıs odun olmak üzere iki katmalıdır.öz odunda su az sert ve esneklik yok gibidir.sandık,sandelye dolap v.b esyaların yapımı için cok uygundur.
urban f
eğin yöresi türkülerindendir , neşeli bir tempoda söylenir:

dut ağacı boyunca
dut yemedim doyunca
ağzım dilim kurudu
yar demedim doyunca
oy nanay hanım nanay
ben istemem kaynana
olursa görüm olsun
belki gider bir yana
gurbete gidişimdir
gonca gül derişimdir
eğil eğil bir öpem
belki son görüşümdür
dut ağacı dut verir
yaprağını kıt verir
oğlan bekar kız bekar
sarıldıkça tat verir
oy nanay hanım nanay
ben istemem kaynana
olursa görüm olsun
belki gider bir yana

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol